Yayın Evi: Altın Kitaplar
Basım Yılı: Eylül 2008
Sayfa Sayısı: 192
Agatha Christie'nin Kayıp On Bir Günü kitabının 260. sayfasında ünlü yazarın öfkeyle karışık tuhaf hisler duyduğu biriyle alakalı Terzi'nin Bebeği isminde bir hikaye yazdığı ifade edilir. Konusunu öğrendiğimden beri okumak istediğim bu hikaye Miss Marple'ın Son Maceraları'nda karşıma çıktı ve adeta büyüledi beni. Christie'nin son derece etkileyici, tarz hikayelerinden biriydi bu.
Öykü, Terzi Alicia Coombe'un atölyesinde bulunan, kimin getirdiği belli olmayan şık giyimli bir oyuncak bebeğin etrafında gelişen mistik olayları anlatıyor. Bu hikaye ile beraber Karanlık Sularda adındaki öyküde de Miss Marple yok. Bu ikisinin bir diğer ortak özelliği de içerdikleri doğaüstü öğelerin bir şekilde açıklanmamış olması.
Diğer öyküler içinde de benzer bir havayı taşıyanlar bulunmasına karşın tüm esrarengiz durumlara mantıklı birer açıklama getirmeyi ihmal etmemiş Agatha Christie.
Onun bu özenine muhalif, maalesef kitapta önemli görülmeyerek atlanmış yerler; bir çok çeviri eksiği var ki bu da Christie'nin bazı olayların çözümlerinde eksikler bırakmış olduğu izlenimini doğuruyor okuyucuda. Gerçekte ise kitabın orijinalinde bulunan bazı cümlelerin es geçilmesi gibi bir durum mevcut. Miss Marple Bir Hikaye Anlatıyor isimli öykünün sonunda g harflerini söyleyemeyen kadından bahsedilirken kırk yaşında olduğu ifade edilen cümlenin yokedilmesi gibi. Konuya tam vakıf olmadan yapılan tercümelerin sonuçları böyle vahim oluyor ne yazık ki.
Çeviri yönünden şanssız ve hacimsel olarak biraz cılız kalan bu kitap, içlerinden biri Cinayetler Oteli'nin sonunda ek olarak yayınlanan Greenshaw'ın Deliliği isimli öykü olmak üzere 7 Miss Marple macerası ve 2 de özgün hikaye içeriyor.
Ne kadar üzücü bir durum bu canım bilmeyen yada senin bu güzel yazını okumayan Agatha Christie'ye bahane bulur. Hele polisiye türünde böyle bir hata affedilemez. Okurken kitabı senin bu uyarını aklımdan çıkarmayacağım. Sevgiler Canım Biblio...
YanıtlaSilBen de önce Agatha Christie'nin son yazdıklarından diye karıştı kafası zannettim ama öyle değilmiş Deniz'cim. Daha özenli olsalar keşke.
YanıtlaSilYorumun için teşekkür ederim canım.
Ne yazık ki, pek çok değerli yapıt kötü çeviri kurbanı oluyor.
YanıtlaSilÇeviri yapanların, bu işin sorumluluğunu taşıyabilecek yeterlilikte ve gerçekten o dile tam anlamıyla hakim kişiler olmaları şart. Yayınevleri bu konuya çok önem vermeli. Ayrıca kültür ve sanat aktarımı söz konusu olduğu için ilgili bakanlığın da konuyu iyi denetlemesi gerekiyor bana göre.
Evet haklısınız. Bir de konuya tam anlamıyla hakim olmaları gerek ki böyle atlamalar olmasın. Salt çeviri gözüyle bakıp iş yapınca sonuç böyle oluyor maalesef.
YanıtlaSilÇok iyi yazılmış bir yapıt, kötü bir çeviri ile karşımıza çıkabiliyor.
YanıtlaSilMaalesef ya kesip kırpıyorlar yahut özensiz bir Türkçe kullanıyorlar. Her konuda mükemmel çevirmen sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor sanırım.
YanıtlaSil