ODALAR

9 Kasım 2015 Pazartesi

KÜRŞAT BAŞAR -3 Roman-

(Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları, Sen Olsaydın Yapmazdın, Biliyorum, Başucumda Müzik) 


Yayın Evi: Everest Yayınları
Basım Yılı: 2011
Sayfa Sayısı: 249

Kürşat Başar'ın kitaplarını ilkgençlik dönemimde okusaydım muhakkak çok beğenirdim ama..

Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları yazarın okuduğum üç kitabı içinde modern bir romana en çok benzeyendi. Yine de bir kitapta 'hadi kalk gidelim seninle elele anılarımızın bahçesine' gibi bir cümle okuyunca ister istemez soğuyorum. Başka kitaplarda, şiirlerde, şarkılarda defalarca söylenmiş cümleler, klişe benzetmeler, bıçakla kesilebilecek kadar yoğun ve neredeyse hiç aralıksız duygu akışı.

Akla ne kadar orijinal gelmiş olursa olsun bir romanın adının kişisel gelişim kitabı ismine benzemesi de tuhaf şey. Kitabın bir yerinde roman karakteri, bir dergide görüyor bu ismi. Aynen öyle, bir magazin dergisi kıvamında bir şeyleri çağrıştırıyor diye düşünüyorum.

Uzakta başka bir kentte, yaşadığım kentte, benden ayrılması gerektiğini düşünen, ama bunu başaramayan -o şarkıdaki gibi- bir sevgilim var, küçük bir çocuk. İlk kez birini böyle sevdiği için sonsuza dek korumak istediği bu duygudan ayrılamayan bir çocuk. Artık yalnızca acı çektiği halde yanımda olmak, yüzüme bakmak, benim somurtmalarımı, tersliklerimi, çekilişlerimi izlemek için bile herşeyini vermeye hazır. [sf 25]

Günümüze bilgi çağı diyorlar. İmaj çağı diyorlar. Oysa aslında tam bir soytarılar çağı. Eskiden soytarılar kralları eğlendirir ve çoğu kez onların gazabından kurtulamazlardı. Şimdi herkesi eğlendirmek zorundalar. Yalnızca eğlendirmek de değil, dikkatlerini çekmek, düşüncelerinizi açıklamak, birilerini ikna etmek, birilerine kendinizi göstermek istiyorsanız mutlaka soytarı olmalısınız.  [sf 207]

Bu kentte büyük bir günü ve geceyi, kentin dört yanından yükselen o haykırış bölümler: "Allah büyüktür."
Bu çağrı sanki herkese unuttuğu bir şeyi hatırlatır. Zamanla önlerini gökdelenlerin kapadığı minarelerden yaşamın öteki yüzünü anlatır. Bütün bu çılgın koşuşturmanın içindeki insanlara seslenir. Bütün bir dünyayı ele geçirdiğini sananları uyarır. Herşeyi yitirdiğine inananlara, "Bekle!" der.  [sf 242]


Yayın Evi: Everest Yayınları
Basım Yılı: 2014
Sayfa Sayısı: 112

Sen Olsaydın Yapmazdın, Biliyorum'u kısaltılmış haliyle radyo okuması olarak dinlemiş, çok beğenmiştim. Yine okuduğum Kürşat Başar kitapları içinde en iyisi buydu diyebilirim. Kısa, öz anlatımı, çarpıcı bir hikayesi var.

Gitgide uzaklaşırım sanmıştım, gitgide yakınlaşıyorum. Ne zamandır görmediğim halde her geçen gün, söylediklerini, bakışlarını, ellerini yeniden hatırlıyorum. Her keresinde parçaları dağıtıp yeniden başlıyorum, boşlukları doldurduğumda yine aynı resim çıkıyor. [sf 110]

Değişen kentin görünümleri, bilinçsizce, sürüklenir gibi gittiğim bütün tanıdık yerler, kaçmaya, unutmaya çalıştığım görüntüleri çağrıştırıyor: küçük eşyalarla dolu bir odada, yağmur sularının aktığı, geçitlerle merdivenlerle inilen eski, parketaşı sokaklarda, bir bahçede, ağaçların arasına gizlenmiş eski yaz evinde, pek çok fotoğrafta, şarkıda, dokunduğu sayısız ayrıntıda, onla yaşanmış günlerin gömleklerinde, kazaklarında belirgin nesneleri olan ya da hiçbir şeysiz anılarda, düşlerde hep o var. Artık kaçmıyorum, onlarla yaşıyorum ben de. Bu da benim gerçeklerle yüzleşme tarzım.  [sf 110]
Çok uykusu gelip de uyuyamayan insanlar gibi, bilincin an an solmasını, sislenmesini izliyorum, bu hoşuma gidiyor, seslerin arasında sonuna dek gidilemeyen, o tuhaf görüntülerin, seslerin arasında hep birşeyleri yakalıyorum da sanki, kayıp gidiyor avucumdan, geceler de böyle geçiyor merak ediyorsan. [sf 111]
 

Bir düşte elimden tutuyor ama çok uzakta, göremiyorum bile, nasıl olup da görünmeyecek kadar uzaktayken elini tutabildiğime şaşıyorum. [sf 112]


Yayın Evi: İş Bankası Yayınları
Basım Yılı: Kasım 2003
Sayfa Sayısı: 455

Başucumda Müzik, diğerlerine göre daha klasik bir anlatıma sahipti. Fasılasız olarak okudum, yine bolca acı, çılgınlıklar, duygusal çalkantılar falan filan..

Kürşat Başar'ın neler yazdığını merak ediyordum, bu üç kitap fazlasıyla kafi geldi. Bir başka kitabını okur muyum, hiç sanmıyorum.  
Çocuğunuz yoksa göğsünüze yaslanmış o sıcaklığın nasıl tanımlanamaz bir şey olduğunu bilemezsiniz. Bilmediğiniz için de geri kalan bütün hayat boyu taşıyacağınız kaçınılmaz sorumluluğu o sıcaklığın nasıl karşılayabildiğini anlayamazsınız. [sf 216] 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.