Yayın Evi: Can Yayınları
Basım Yılı: 2013
Sayfa Sayısı: 286
Leviathan, yazarın en başarılı addedilen kitaplarından biri. Hakkını teslim etmekle beraber okuduklarım içinde en favorim değildi.
Peter Aaron, gazetede bir yol kenarında bomba hazırlamaya çalışırken patlayan bir adamın haberini okur. Bazı detaylar ona bu kişinin yakın arkadaşı Benjamin Sachs olduğunu düşündürür ve polisler ölen kişinin kimliğini bulmadan önce onun hakkında tüm bildiklerini, bu noktaya gelmesine sebep olan süreci yazmaya karar verir.
Kitabın ilginç genel hikayesinden ziyade, karakterlerine biçtiği rollerin detayları sebebiyle övgüleri hakettiğini düşünüyorum. Düşüncelerini eyleme dönüştüren Benjamin ve gölgesinde kalan Peter, hayatını çılgın projelere adayan Maria ve sakin bir hayatı yeğlediğini sanan arkadaşı Lilli, Benjamin'in karısı Fanny v.b. her biri okuyucuya kendini iyi bir şekilde anlatıyor.
Benim için Leviathan ile alakalı tam çözülmeyen tek şey, Benjamin Sachs'ın Reed Dimaggio ile karşılaştığı anda yaşananların sebebi. Kitapla, hatta bu konuyla ilgili yazılan incelemelerde de tam cevabı bulamadım.Sachs'ın Dimaggio'nun yazdıklarında bulduğu dönüşüm hikayesi de yaptığı şeyi karşılamıyor.
Dergilerde çıkan yazılarının, belirli bir zamanda belirli bir nedenle
yazılmış güncel yazılar olduğunu ve bunların kitap gibi kalıcı bir biçim
almasının doğru olmayacağını düşünüyordu. Bir seferinde bana, bu
yazıların doğal ömürlerini tamamlamayıp ölmeleri gerektiğini söylemişti.
İnsanlar onları bir kez okuyup sonra da unutmalıydılar - gösterişli bir
mezar yapmaya gerek yoktu. [sf 161]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.