Basım Yılı: 2017
Sayfa Sayısı: 80
Cengiz Aytmatov'un ilk eserlerinden, incecik bir kitap; Cemile. Yazarın güzelim tasvirleriyle dokuduğu, yalın ve hüzünlü bir hikaye. Anlattığı olaylara etik ve gerçekçi bir açıyla bakarsanız farklı, edebi yazının lezzetine vararak anlatının duygusallığına kapılırsanız başka şekilde okumanız mümkün.
Rüzgâr bozkırdan çiçeklenmiş pelinlerin kekremsi kokusunu, çok az duyulan olgun arpa kokusunu getiriyor, bütün bunlar terleyen atların koşum kokularına, koşumların katran kokusuna karışarak insanın hafifçe başını döndürüyordu.
Bir yanda, yolun üst tarafında, yabangüllerinin kapladığı kayalıklı yamaçlar yükseliyordu. Öbür tarafta, aşağılarda, söğüt ve küçük yabanî kavak kümelerinin arasında, Kurkurcu çayı çağıldıyordu hiç bıkmadan. Bazen, gerilerde bir yerden, köprüden iki tarafa geçen trenlerin uğultuları duyuluyordu. Trenler uzaklaşırken, demir tekerleklerin dilince söylenen güfteleri de uzun süre peşlerinden sürüklüyordu. [sf 45]
Ağzımızı açıp tek kelime konuşmadık. Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her şeyi anlatamaz. Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez. [sf 51]
Tekerlek izlerini sular doldurmuştu. Nane kokusu sarmıştı ortalığı. Koşuyordum, yurdumun, toprağımın üstünde koşuyordum, tepemde kırlangıçlar yarışıyordu ah! O sabah güneşinin, dumanlı dağların, kırağıyla ıslanmış yoncaların resmini yapabilseydim bulsaydım da arkın kenarında büyümüş o yalnız ayçiçeğinin resmini yapabilseydim. [sf 63]
Yağmur yağıyor ben samanların içine gömülmüş yatıyor ve elimin altında kalbimin heyecanla çarptığını duyuyordum. Mutluydum. Bir hastalıktan sonra ilk defa güneşe çıkmış gibi bir duygu vardı içimde. [sf 72]
Çok duyduğum ama okuma fırsatı bulamadığım bir eser, ama alıntılar çok güzel, sanırım öne almalıyım:)
YanıtlaSilBeyaz Gemi’yi daha çok sevmiştim ama bu kitabın da dili çok güzel ☺️ Okuduğun zaman yazını merakla bekleyeceğim Eren’cim 💕
Sil