ODALAR

5 Mayıs 2010 Çarşamba

MA VİE EN L'AİR [2005]






MA VİE EN L'AİR [2005]
{Havada Aşk Var}


Marion Cotillard'ın Jeux D'enfants'da, zekadan nasibini almamış kocası rolünde oynayan Gilles Lellouche ile bir filmi daha var dedi biri. Böylece bu film karşıma çıktı. Ne isminden ne konusundan böylesine hoş olduğunu tahmin edemezdim ama, son derece keyifli olmasının yanısıra temel taşları bu kadar yerinde bir film daha zor bulunur diyorum şimdi.

Marcel Proust "Aşk masallardaki lanetler gibidir. Büyü bozulana dek elden hiçbir şey gelmez." der ve bazıları da buna inanır.. Hayatının kontrolünü ele almaktansa, alışmış olduğun geçmişe sığınmak her zaman daha kolaydır çünkü. "Ma Vie En L'air", bu güvenli sığınağa takılıp kalan genç bir adamın hikayesini anlatıyor; 
Yann Kerbec. 

Kişisel yaşantılarından ilham alarak hikayeyi yazan ve yöneten Rémi Bezançon, Yann rolü için fiziken de kendisine çok benzeyen Vincent Elbaz'ı özellikle seçmiş. Oyuncu, Rémi'nin mimik ve hareketlerini, filmdeki karakterine ustaca uygulayınca yönetmen bundan çok etkilendiğini ifade ediyor. Uçmaktan ölesiye korkmaları, biri hayali bu üç adamın ortak yönü ve filmin de çıkış noktası olmuş . 

Annesini, uçak yolculuğu esnasında, kendisini dünyaya getirirken kaybeden Yann, otuzlu yaşlarda bir uçuş eğitmeni. Babasıyla geçirdiği, güzel çocukluğundan kalan Ludo(Gilles Lellouche) adında yakın bir arkadaşı var. Yann'ın tabiriyle "akşamları yemek verdiği tombul bir kedi" gibi olan Ludo, sevgilisi kapı dışarı ettiği için gelip onun evine yerleşiyor. Film boyunca Yann'ın hayatındaki dönüm noktalarının tamamını etkileyen bu "tombul kedi", aynı zamanda hikayenin en eğlenceli karakteri diyebilirim. Özellikle bütün gün salondaki kanepede uzanıp, hayvan belgeselleri izlerken yaptığı yorumlar çok komikti. 

 Ludo'yla gittikleri bir ev partisinde Charlotte'la tanışan Yann, "hayatının kadını" testini geçen bu kızla üç hafta süren bir duygusal ilişki yaşar. Charlotte'un Avustralya'ya gidişinden bir süre sonra, uçuş korkusu yüzünden onu ziyarete gidemeyince ayrılırlar. Çocuksu bir ruha sahip olan Yann için bazı ufak ayrıntılar çok önemlidir. Eşsiz olduğuna inandığı Charlotte'un hatırasına saplanır kalır, onu bir türlü aklından çıkaramaz. 

Aradan fransız filmlerinin klasik "10 yıl"ı geçtikten sonra Yann'ın hayatına, radyoda insanlara ilişkileri üzerine öğütler veren program sunucusu Alice(Marion Cotillard) girer. Aynı zamanda komşusu olan Alice'den çok etkilenen Yann, geçmişe olan saplantısı yüzünden ona bir türlü açılamaz. Bu sırada  Charlotte geri döner.. Yann'ı tekrar esir alarak, hayatını altüst etmeye başlar, genç adama ait ne varsa (çizgiromanlarını, arkadaşı Ludo'yu, kanepesini) etrafından siler süpürür. "Hayır" demesini beceremeyen kahramanımız Yann, Charlotte'la evliliğe doğru sürüklenirken, artık geçmişi ile geleceği arasında bir seçim yapmasının zamanı gelmiş de geçmektedir..

"Havada Aşk Var"ı dört başı mamur kılan sadece konusu ve sağlam kurgulanmış karakterleri değil. Film için sahnelerin üzerine tam uyan şarkılar seçilmiş. Oyuncularının keyifli, rahat halleri, takındıkları birbirinden muzip ifadeler çok güzeldi. Neredeyse tamamı arşivlik repliklerine gelince, film salt bu sözler için bile izlenir diye düşünüyorum. Mesela Alice'in Yann'a "Hayatının kadınının kim olduğunu ancak ölüm döşeğinde öğrenebilirsin." demesi çok zekiceydi. Alice zaten hikayenin filozofu bir manada. Yönetmen Rémi Bezançon'un "Alice şaşırtıcı, gizemli, bir o kadar da doğal ve farklı. Hatalarınızı ortaya çıkarıp, sizi onlarla yüzleştiriyor. Bu nedenle Yann onu etkilemek için olduğu gibi davranmalı." sözleri de bu rol üzerine nasıl kafa yorulduğuna dair çok şey anlatıyor. Marion Cotillard'ın duru güzelliğiyle ete kemiğe bürünen Alice'in, filmi izlerken en sevdiğim karakter olduğunu da söylemeliyim.

Yann ve Ludo arasındaki uyumu ise izleyip görmeniz lazım. Aralarındaki diyaloglara eşlik eden mimikleri film boyunca beni bir hayli güldürdü.

Öve öve bitiremediğim yazıdan da anlaşılacağı üzere; "Havada Aşk Var, tadına doyum olmayan, nefis bir romantik komedi." İzleyince pişman olmayacaksınız.

{Bu yazı 09.05.2010 tarihinde www.sivrisinema.com adresinde yayınlanmıştır.}









4 yorum:

  1. resmen cd ve divx kolleksiyonumdaki filmleri sırayla yazıyorsun ve de en gözdelerimi her bakışımda gülüyorum
    Yann ve Ludo'ya dair bir şeyler yazacağım demiştin o zaman Ma Vie En l'air den bahsediyor herhalde demiştim
    Öneri getirebiliyor muyuz peki ?

    YanıtlaSil
  2. :) o filmi izledikten sonra yazı için araştırma yaparken blogunu görmüştüm, sonra yorumun gelince, haber vermek istedim :) Filmi sevmiş biri olarak yazı hakkındaki düşüncelerini de merak ediyorum.

    Evet zevklerimiz bir hayli örtüşüyor bu arada, petit petit şeylerini yediğin Cate Blanchett de olduğu gibi. :)))

    Önerilere gelince elbette, memnun olurum yazarsan. Görüşmek üzere.

    YanıtlaSil
  3. son donemlerde en cok begendigim kadin oyuncu marion. Jeux D'enfants"i 20 kere izledim, 20 kere daha izlerim.

    Jeux D'enfants

    http://the-lizard-queen.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  4. Hem güzellik hem yetenek bir arada nadir bulunan bir şey.. Jeux D'enfants ile ilgili yazı da yenilerde yayınlandı, okuyabilirsiniz.

    YanıtlaSil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.