ODALAR

8 Temmuz 2011 Cuma

BRİÇ MASASINDA CİNAYET_Agatha Christie

Yayın Evi: Altın Kitaplar
Basım Yılı: 1996
Sayfa Sayısı: 176

Agatha Christie Haftamız dahilinde okuduğum ilk kitap Briç Masasında Cinayet, ünlü yazarın da kendi kitapları içinde en beğendiklerinden biri. Hatta orijinal baskının önsözünde bu beğenisini dile getirerek, briç masasını ne denli ustaca kurduğunu anlatıyor.

Kitap sevgili Hercule Poirot'muzun bir sergide Bay Shaitana ile karşılaşmasıyla açılıyor. Mefisto görünümünde, kendisini çok kurnaz zanneden ve insanlarla acımasızca oynamayı seven bir adam, Shaitana, ünlü dedektife elinde onun ilgisini çekebilecek değişik parçalardan oluşan bir koleksiyon olduğunu söyleyerek, Poirot'yu daha önce ustalıkla cinayet işlemiş ve yakalanmamış insanları bir araya getireceği bir akşam toplantısına davet ediyor. Davetin katil masasını oluşturan konukları; mesleğinde uzman bir doktor; Roberts, savunmasız görünümlü genç bir kız Anne Meredith, genç ve yakışıklı bir adam Binbaşı Despard, zeki ve soğukkanlı yaşlıca bir hanım Bayan Lorrimer. Diğerleri; Poirot, gizli servisten şef Albay Race, başmüfettiş Battle ve ünlü cinayet romanları yazarı Ariadne Oliver "dedektif" dörtlüsünde yer alıyorlar. Yemek esnasında rahat durmayarak bazı imalı laflar sarfeden evsahibi Shaitana, akşamın ilerleyen saatlerinde zevkle oluşturduğu katil ve dedektif grupları briç oynarken öldürülünce,tehdit edildiği için tekrar cinayet işlemekten korkmayan kişinin kim olduğunu bulmak da Poirot'ya düşüyor.

Briç Masasında Cinayet'in en ilgi çekici taraflarından biri Poirot'nun katillerin psikolojileri üzerinde yaptığı incelemeler. Briç kağıtlarına bakarak ve şüphelilerden Shaitana'nın salonunda yer alan eşyaları tariflemelerini isteyerek onların kişilikleri hakkında birçok ipucuna ulaşıyor. Bu esnada geçmişte işlenmiş ve Shaitana'nın biliyor olması muhtemel cinayetleri araştırırken kendi çapında eğlenmesini izlemek çok hoş. Mesela Bayan Luxmore'la konuşurken İngilizlerin kriket merakıyla şairane bir şekilde dalga geçiyor. Bahsettiği Richard Lovelace'in meşhur Lucasta’ya, Savaşa giderken şiiri:

Bana kalpsiz deme sevgilim,
O bakir göğsünün ve sunduğun huzurun manastırını bırakıp,
Savaşa ve silahlara koştuğum için.
Doğrudur yeni bir aşkı kovalıyorum,
Meydandaki ilk düşmanı.
Daha da güçlü bir inançla sarılıyorum,
Bir kılıç, bir at ve kalkana.
Bu sadakatsizliğim öyle ki, sen de seveceksin onu. 
Seni bu kadar sevemezdim güzelim,
Sevmeseydim onurumu senden çok.


Richard LOVELACE


Poirot'nun "Küçük kuş için bir parça şeker" şarkısını mırıldanarak Anne Meredith'e uyguladığı "Fransız çorapları testi"ni içeren bölüm ise, Christie kitapları içinde en sevdiklerimden biri. Poirot da daha sonra neler yaptığını büyük bir keyifle anlatıyor. Gerçekten de, Belçikalı'nın kurduğu beceriksizce görünen sahte tuzağın ardından, kızın bunu farkedip atlattığını sanarak rahatlamasıyla peşinden gelen asıl tuzağa düşmesi öyle güzel ki..

Romanda önemli bir yer teşkil eden biri daha var: Agatha prototipi Ariadne Oliver. Kadının cinayet romanları yazarken kullandığı yöntemler, odasının karmakarışık tropikal dekorasyonu, okuyucularının çok sevmesine karşın kendisini sürekli zora sokan Finli dedektifinden yakınması v.s. hayli hoş ve tanıdık. Özellikle tuttuğu sekreterin fazla becerikli olmasıyla ilgili anlattıkları çok eğlenceli.

Briç Masasında Cinayet'in Christie'nin diğer eserleriyle bağlantıları da çok kuvvetli:

*Favori karakterlerimden Rhoda Dawes ve Binbaşı John Despard daha sonra Ölüm Büyüsü isimli kitapta evli bir çift olarak karşımıza çıkıyor. Gerçi Agatha Teyze'miz minik bir unutkanlık yaparak John'un ismini Colonel olarak değiştirmiş. :)

*Shaitana'nın evindeki yemekte, Poirot ile Anne Meredith konuşurlarken, genç kız Belçikalı dedektifin A.B.C. Cinayetleri (Cinayet Alfabesi) olayını çözen kişi olduğunu söylüyor. Yine Anne, Ariadne Oliver'i Christie kitaplarından biri olan Kütüphanedeki Ceset'in yazarı olarak tanımlıyor.

*Binbaşı Despard Poirot'ya cinayetleri çözerken daha önce hiç yanılıp yanılmadığını soruyor. Poirot buna karşılık son yanılgıya düştüğü tarihin 28 sene önce olduğunu söylüyor. Bu alışılmadık durum, Hercule Poirot İz Üzerinde kitabındaki hikayelerden birinde geçmekte; Çikolata Kutusu.

*Hercule Poirot, heyecanlı ve cesur bir kız olan Rhoda'ya, Doğu Ekspresindeki Cinayet'in suç aleti olan bıçağı gösteriyor.

Briç Masasında Cinayet, 5-6 yaşlarındayken ismini ve konusuna dair ufak tefek birkaç kırıntıyı duyduğumda çok meraklandığım, uygun yaşa geldiğimde ise defalarca okuyup hayran olduğum bir kitaptı. Şimdi, aradan geçen zamana rağmen cazibesinden hiç bir şey kaybetmemiş olduğunu farketmek çok mutlu etti beni. Christie okuyacaksanız mutlaka tavsiye ediyorum.


4 yorum:

  1. Şahane bir yazı olmuş canım ellerine sağlık kitabı okurken aldığım keyif senin yazın ile zirveye ulaştı.

    Çorap tuzağı gerçekten de çok ince ve zarif bir tuzak gerçekten.

    Filmi izledim gerçekten oldukça değiştirmişler ama yine de David Suchet 52muh2teşemdi. Sevgiler

    * bu yazıdaki ekstra karakterler kızımın katkısı o yüzden silmeye kıyamadım affet :))

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim Deniz'cim asıl keyif seninle birlikte okumaktı. :)

    Film hakkında ayrı bir yazı düşünüyorum, beğendim ama bazı açılardan da saçma buldum. Herkesten şüphelenilmesi ve Shaitana'nın yaptığı şey tuhaftı.

    Minik kurabiye'yi öpüyorum, yoruma katkısını çok beğendim, hep yazsın bana, olur mu? :))

    YanıtlaSil
  3. Agatha Christie hayranı olarak, yazdıklarınızı keyifle okudum. Ölüm büyüsü'ndeki John Despard'ın durumu çeviriden kaynaklı olabilir mi? O dönem Albay olduğundan çevirmen Colonel'i isim zannetmiş olabilir. Eve gidip bakmam lazım, bahaneyle ben de kendi Agatha'larımı düzenleyeyim.
    Keyifli okumalar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Albay konusunda haklısınız, çeviride özel isim zannedilmiş olmalı.

      Tamamlayıcı yorumunuz için teşekkür ederim yalnız keşke sizi anımsatacak bir rumuz yada isim bırakmış olsaydınız, Adsız yorumların arasında.

      Sil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.