Basım Yılı: 2006
Sayfa Sayısı: 311
Yazarın siyasi sürgünü sırasında kaldığı Halep ve Lübnan'da yazdığı veya İstanbul'da kaleme alırken bu coğrafyalarda geçen konuları işlediği hikayeleri Gurbet Hikayeleri adı altında toplanıyor:
Yara, Eskici, Antikacı, Testi, Fener, Zincir, Gözyaşı, Keklik, Akrep, Köpek, Lavrans, Çıban, Kaçak, Güneş, Hülle, İstanbul, Dişçi.
Refik Halid Karay'ın Türkçe'ye hakimiyeti tartışılmaz ama dili çok güzel olsa da bu hikayeleri çok severek okuduğumu söyleyemeyeceğim.
Kitapta hikayelerden sonra yer alan Yeraltında Dünya Var ise psikolojik gerilim, gizem ve tutku içeren bir macera romanı.
Şam ile Halep arasındaki Buka Ovasında, halasından kalan ıssız bir çiftlikte birkaç adamıyla beraber yaşayan Nebil, yağmurlu bir gece çiftliğin yakınlarında yola saplanan bir otomobildeki yolculara yardımcı olur, dört adam ve Nihan adında bir kadından oluşan grubu gece evinde misafir eder. Nihan'la aralarında bir etkileşim de yaşanacak ve bu yakınlaşma Nebil'in arazisinde gömülü olduğuna inanılan, birçok kişinin peşinde olduğu bir defineyi arama üzerinden devam edecektir..
Yeraltında Dünya Var'ı hikayelere kıyasla daha bir merakla okudum, konusu gayet ilginçti, Nihan'ın oyunları da bana aynı yazarın Nilgün romanını anımsattı. Nihan karakteri, Nilgün'ün bir prototipi gibi, Refik Halid Karay'ın idealize ettiği, sevilecek kadını çizmesi açısından benziyorlar. Romanın yazıldığı döneme göre (1953) modern bir kurgusu var ve günümüzde çok beğenilen Dövüş Kulübü, Akıl Defteri, Zindan Adası v.b. filmler gibi şaşırtıcı bir son içeriyor.
Bana öyle gelir ki, seçme adamlar; bir olay karşısında sadece -benim gibi- etkilenenler, belirsiz şeyler duyup ruhlarından incinenler değildir; üzüntüyle beraber bir hüküm verebilenlerdir. Soğuktan veya sıcaktan bitkiler de birşeyler duyarlar, fakar korunamazlar, etkisinde kalmakla yetinirler. [Antikacı, sf 21]
Can sıkıntısının bir sesi vardır; böyle bir zamanda, o gurbet odasında duyarsınız: Eski mobilyaların tahtalarını dişleyen gizli kurtların sürekli çıkardığı kemirici, işleyici ses...birden eskiyiveren gönlünüzde bu kurdu ve bu sesi işitirsiniz ve oyduğu delikten incecik tozların içinize biriktiğini duyarsınız. [Zincir, sf 32]