ODALAR

27 Ağustos 2018 Pazartesi

MARY POPPINS Pamela Lyndon Travers

Yayın Evi: Kelime Yayınları
Basım Yılı: 2011
Sayfa Sayısı: 175

Kiraz sokağı 17 numarada oturan Banks Ailesi'nin Jane ve Michael adında iki çocukları ve Barbara ile John adında da ikiz küçük bebekleri vardır. Çocukların dadısı aniden çıkıp gidince Bayan Banks ne yapacağını şaşırır, gazetelere ilan verir ve yeni bir dadı bulmaya çalışırken akşamüzeri olduğunda Mary Poppins adında genç bir kadın kapıyı çalar ve bu işe talip olduğunu söyler... 

Birçok kitapta atıfta bulunulan bir klasik olduğu için okumak istemiştim. Mary Poppins suratsızlığı ve huysuzluklarıyla bir antikahraman olsa da genel olarak hoş bir hikayeydi.

Oda çok sessizdi. John, güneş ışığından mayışmış bir halde, sağ ayağının parmaklarını ağzına soktu ve çıkmaya başlayan dişlerinin olduğu yerleri iştahla kaşıdı. 

Barbara, her zamanki yumuşak ve neredeyse kahkaha atmaya başlayacakmış gibi olan ses tonuyla 'Bunu neden yapıyorsun ki?' diye sordu. 'etrafta seni görebilecek kimse yok.'

'Biliyorum,' dedi John, ahenkle ayak parmaklarını ağzında gezdirerek. 'Alıştırma yapıyorum. Yetişkinleri çok eğlendiriyor da. Dün bunu yaptığımda, Flossie Teyze'nin nasil gülmekten az daha katıldığını gördün mü? Seni küçük tatlı, akıllı, muhteşem yaratık!' dediğini duydun mu?' dedi ve ayağını ağzından uzaklaştırarak Flossie Teyze'yi düşünüp kahkahalara boğuldu. 

Barbara da, kendini beğenmiş bir şekilde 'Benim numaramı da çok beğendi,' dedi. 'Çoraplarımın ikisini de çıkardım ve çok tatlı olduğumu, beni yemek istediğini söyledi. Çok komik değil mi? Ben bir şey yemek istediğimi söylediğimde gerçekten yemek istediğimi kastederim. Mesela bisküviler, galetalar ya da yatağın ipçikleri. Ama yetişkinler, söylediklerini sanki hiç gerçek anlamda kullanmıyorlar. Beni gerçekten yemek istiyor olamaz, değil mi?'

'Hayır! Bu, onların garip konuşma tarzları,' dedi John. 'Yetişkinleri hiçbir zaman anlayamayacağım. Hepsi çok garip görünüyor. Hatta Jane ve Michael bile bazen çok acayip davranıyor.'

Barbara, 'Hihi,' diye onayladı onu ve düşünceli bir şekilde çoraplarını ayağından çıkarıp tekrar giymeye çalıştı. 

'Örneğin,' diye devam etti John, 'bizim söylediğimiz hiçbir şeyi anlayamıyorlar. Daha da kötüsü, başka şeylerin de ne söylediğini anlayamıyorlar. Gecenlerde Jane'in ‘Keşke rüzgârın konuştuğu dili bilseydim,’ dediğini duydum.'

'Evet, evet,' dedi Barbara, 'gerçekten şaşırtıcı. Mesela Michael da inatla sığırcığın 'cik, cik, cik,' dediğini iddia ediyor, duydun mu? Galiba sığırcığın öyle şeyler söylemediğini, aynı bizim gibi konuştuğunu bilmiyor. Elbette anne ve babamizdan böyle şeyleri bilmesini bekleyemeyiz; çünkü ikisi de çok tatlı olmalarına rağmen hiçbir şey bilmiyorlar. Ama Jane ve Michael da mı öyle yani?'

Mary Poppins, Jane'in geceliğini katlarken 'Aslında bir zamanlar onlar da anlardı,' dedi. 

John ve Barbara, şaşkın bir şekilde aynı anda 'Ne?' diye bağırdılar. 'Gerçekten mi? Yani rüzgârın, sığırcığın...'

'Ve ağaçların, gün ışığının, yıldızların ne söylediğini elbette anlarlardı. Bir zamanlar tabii,' dedi Mary Poppins. 

John, Mary Poppins'in söylediklerini düşünerek alnını buruşturdu, 'Ama nasıl oldu da hepsini unutuverdiler?' dedi. [sf 116-118] 

2 yorum:

  1. Çok hoş bir hikaye olmalı, alıntıya bayıldım, kitap kapağı da çok hoş gerçekten:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mary biraz tuhaf ama kitap güzel Eren’cim, bir sürü de devam kitabı var aslında. :)

      Sil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.