ODALAR

19 Nisan 2012 Perşembe

AGATHA CHRİSTİE HAFTASI [23-30 Nisan 2012]

Bildiğiniz gibi sevgili thalassapolis ile Agatha Christie Okumalarına doyamıyoruz. Nisan ayının son haftası itibariyle yine 3 kitaplık bir Christie okuması yapmaya karar verdik.

Okuyacağım kitaplar:


Tesadüfen, kitapların tamamı Poirot'lu polisiyelerden oluştuğu için kendi adıma bir nevi Hercule Poirot Haftası olacak da diyebilirim.

23 Nisan'da Agatha Christie ile başlayacak bu güzel etkinliğimize, okunacak Christie'lerinizle katılmanız mümkün.  Gece Kütüphanesi ve Ne Okudum bloglarından takip edebilir, yorum ve yazılarınızla katkıda bulunabilirsiniz.

Eminim canım arkadaşımla daha önce yaptıklarımız gibi çok nefis bir okuma dönemi geçireceğiz. Agatha Christie haftasının ardından başka okuma planlarımız var. Sevdiğimiz diğer yazarların izini beraber sürmek de çok keyifli olacak.

Önceki okumalarımıza göz atmak için: 

Agatha Christie Okumaları [Eylül 2011]
Agatha Christie Kış Okumaları [15-31 Aralık 2014]


18 Nisan 2012 Çarşamba

YAZ GEÇER_Murathan Mungan

Yayın Evi: Metis Yayınları
Basım Yılı: Eylül 2010
Sayfa Sayısı: 89

İncecik bir şiir kitabı. Bir bekleyiş anında bitiverdi.

Murathan Mungan'la Yüksek Topuklar üzerinden tanıştım. Tam manasıyla bir hayalkırıklığıydı. Altmetin öylesine bastırıyordu ki romanı, psikolojik yansımalarını düşünmekten hikayeye konsantre olmak mümkün değildi. Dil de çok basit, daha doğrusu bir çeşit 'mahalle ağzı' gibi gelmişti bana. Acıklı bir abartma hali ve nefret doluydu kitap. Bir başka romanına cesaret edemeyişim bu sebepledir.

Metis'ten çıkan iki derleme kitabı Yazıhane ve Ressamın İkinci Sözleşmesi'ni okudum sadece. Üç Aynalı Kırk Oda'yı merak ettim, geçenlerde birinden benzeri bir hayalkırıklığı yaşattığını öğrenince yine vazgeçtim. 'O, roman yazmasın..' diyenler çok ama..

Şiirlerine konu geldiğinde iş değişiyor, bilhassa Yalnız Bir Opera'sı parça parça karşıma çıktığında büyülüyordu beni. Mesela;


Geldiğimde notun duruyordu masanın üzerinde
Sekizde yatmıştın
Saatime baktım sekizi beş geçiyor
O gün anladım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığı
Aramızda düşman gibi duran zamanı
O gün anladım
Senin bana erken
Benim sana geç kaldığımı.


O uzun şiirin de içinde bulunduğu Yaz Geçer isimli kitap, Murathan Mungan'ın nefis dizelerinden oluşuyor. Baştan sona etkileyici olduğunu söylemeliyim. Sanki romanları ve şiirleri yazan iki ayrı adam var gibi. Çok enteresan. 



17 Nisan 2012 Salı

BÜYÜLÜ OYUNCAKÇI DÜKKANI_Angela Carter


Yayın Evi: Everest Yayınları
Basım Yılı: 2002
Sayfa Sayısı: 242

Büyülü gerçekçilik akımına uyarak yazdığını biliyordum, bunun haricinde yazar hakkında çok az fikrim vardı. Kitabı, ismi ve kapağının cazibesine kapılarak aldığımı itiraf ediyorum. İlk birkaç sayfayı okur okumaz Angela Carter'ın kurguladığı dünyayı öylesine beğendim ki, bu minvaldeki diğer kitaplarda olduğu gibi 'daha önce niye okumamışım!' diye hayıflandım biraz.

15 yaşlarında romantik bir genç kız olan Melanie, anne ve babasının ani ölümü üzerine, iki küçük kardeşi; Jonathan ve Victoria ile birlikte, Londra'da bir oyuncakçı dükkanı sahibi amcası Philip'in yanına taşınır. Sağır dilsiz yengesi Margaret'in onları çok iyi karşılamasına rağmen, alıştığı lüks düzenden vazgeçmek zorunda olmak, Margaret'in erkek kardeşleri Frankie ve Finn'in tuhaf hallerine alışmak ve Philip amca'nın despot tavrıyla başa çıkmak Melanie'ye çok zor gelir. Evin alt katında bulunan dükkanda çalışmaya başlayan genç kız, bodrumdaki oyuncak atölyesinde düzenlenen garip tiyatro törenlerinin bir parçası olmak zorunda da kalacaktır..

Böyle belli belirsiz rüya gibi uçucu anlatımları, hafif gotik biraz duygusal tasvirleri, peri masallarını andıran atmosferiyle Melanie'nin hikayesi son zamanlarda okuduğum en iyi şey diyebilirim. Acı dolu, hüzünlü, aynı zamanda saf, güzel ve etkileyici bir romandı. Büyülü Oyuncakçı Dükkanı tarif edilemez bir zevkle okuyup, hatırasından mutluluk duyduğum kitaplardan biri oldu benim için.

Angela Carter okumaya Kanlı Oda'yla devam ettim. Şimdi sırada Sirk Geceleri var. Yazarın Türkçe'de bunlardan başka kitabı olmaması çok fena diye düşünüyorum.