Yayın Evi: Şule Yayınları
Basım Yılı: Ocak 2011
Sayfa Sayısı: 188
Tanzimat Okumalarımızın ilkini Eylül ayında yapmıştık. Eserlerini okuyacağımız yazar Türk Edebiyâtı'nın ilklerle müsemma, önemli kalemlerinden Nâmık Kemâl idi.
Nâmık Kemâl'in kitaplarını almak istediğimde, birçok yayınevi tarafından baskıları yapıldığı için tereddütte kaldım. Şule Yayınları'nın daha önce kitaplarını okumuştum, edebiyata gönül vermiş bir ekibe sahip olduklarını biliyordum, İntibah ve Vatan Yahut Silistre'yi oradan seçtim.
Deniz'e sorduğumda İlya Yayınevi'ne ait Türk Klasiklerinin iyi olduğunu söylemişti, bu sebeple Cezmi'yi de İlya'dan denemek istedim. Gülnihal'i ise önceden bilmediğim bir yayınevinden aldım, sadece bir fikrim olması için okuyacağımdan çok önemli değildi, sonra Cezmi ile boyutları da uyuyordu, kütüphanede yanyana fena durmayacaklardı. :))
Vatan yahut Silistre, 1853 yılında Osmanlı-Rus savaşına gönüllü olarak katılıp Silistre kalesini savunmaya giden İslam Bey ile onun hasretine dayanamayarak ardına düşen Zekiye'nin yaşadıklarını Kırım Savaşı üzerinden anlatan, yazarın ilk tiyatro oyunu. Zekiye erkek kılığında orduda görev yaparken, İslam Bey yaralandığında onu elleriyle iyileştirir. Sonra birlikte düşman cephanesini ateşlerler ve bu kahramanca hareketleriyle zafer kazanılır. Bu esnada Zekiye'nin komutanı, yıllar önce kaybettiği babası çıkar ve mutlu sonla oyun biter.
Türk tiyatrosunda, Nâmık Kemâl'in Vatan Yahut Silistre'si, sahnelenen ilk oyun olmasının yanısıra, yazarını sürgüne gönderecek kadar siyasi karışıklıklara sebebiyet vermesi dolayısıyla da önemli.
Bu baskıdaki ikinci oyun; Zavallı Çocuk, Halil Bey'in kızı Şefika ile küçüklükten yanına alıp yetiştirdiği yiğeni Atâ'nın acı sergüzeştini anlatıyor. Şefika yeni yeni gençkızlığa adım atarken içinde Atâ'ya karşı derin duygular uyanmaktadır. Atâ da gençkıza karşı boş değildir. O esnada civar paşalardan biri Şefika'yı eş olarak ister. Halil Bey, kızını yiğenine vermeyi daha münasip görürken, hanımının ısrarı ile paşaya nikahlar. Şefika, annesinin anlattıklarına göre, babasının borçlarını ödeyecek olan bu adamla evlenmeyi kabul eder fakat bedeni bu üzüntüye dayanamaz, daha yeni evine geçmeden hastalanır, verem olur, yataklara düşer. Atâ onun ölüm döşeğinde olduğunu öğrenince çılgına döner ve bütün kederlerine son verecek bir karar verir..
Nâmık Kemâl'in o dönem yeni yeni çevrilmeye başlanan William Shakespeare ve Victor Hugo eserlerinden etkilenerek oyunlar yazdığını bu okumamız esnasında öğrendim, Zavallı Çocuk'ta da özellikle Romeo ve Juliet'ten bir sahneye çok benzeyen pasajlar vardı.
Onun oyun ve romanlarının yaşadığı döneme göre değerlendirildiğinde daha fazla kıymet kazandığını söylemek mümkün, ilkleri gerçekleştirmesi açısından da farklı bir yazar. Mesela Zavallı Çocuk'taki 'veremden ölen aşık genç' teması, daha sonra birçok Türk yazarı tarafından sıklıkla kullanılmış. Ayrıca eserlerindeki karakterler üzerinden iyilik kadar kötülüğe de yer vermesi, bu iki mefhum arasındaki gelgitleri işlemesi dolayısıyla da kendinden önce yazan nesilden farklı olduğu söyleniyor, tabii bunun derecesini ölçebilmek için öncesini de iyice bir incelemek lâzım.
Her ne kadar istemeden de olsa Edebi Metinler kitabından bir parça gibi oldu bu yazı. İlk
Tanzimât Okumalarımız vesilesiyle öğrendiklerimden bir kısmını da not düşmüş oldum böylece. Ne kadarını okumaya sabredebildiniz, bilmek isterdim. :)