14 Eylül 2011 Çarşamba

MOR İZLER_Ellery Queen

Yayın Evi: Altın Kitaplar
Basım Yılı: 1964
Sayfa Sayısı: 240

Fazla kanlı ve dozajı aşmış şeyler sevmediğim için Agatha Christie'nin yazdıklarına benzeyen, hatta onun da okumayı sevdiği polisiye kitapları tercih ediyorum. Yeni polisiye denemelerine devam ederken John Dickson Carr'dan sonra okumak istediğim ikinci yazar Ellery Queen'di. Yazarın birçok kitabı var ama cinairoman'ın referansıyla Mor İzler'den başladım, çok da iyi etmişim.

Vaktiyle ihtiyar bir kadın vardı, ayakkabıda yaşardı,
Çocuğu o kadar çoktu ki ne yapacağına şaşardı,
Onlara ekmeksiz çorba verir, kamçıyla güzelce pataklardı,
Sonra da hepsini yatırmaya kalkardı. 


Bu tuhaf çocuk tekerlemesiyle açılıyor kitap. Tekerlemede bahsedildiği gibi ayakkabıya benzeyen bir evde oturan zengin "yaşlı kadın"; Cornelia Potts'un üçü ilk kocasından olmak üzere altı çocuğu var. Üzerlerine ayrı ayrı titrediği büyük çocukları Thurlow, Horatio ve Louella dengeleri pek yerinde olmayan tuhaf insanlar. Halihazırdaki kocasından doğurduğu küçüklere (ikiz oğulları Robert ve Maclyn, kızı Sheila) ise pek iltifat etmiyor Cornelia.

Annesinin gözbebeği; Thurlow, aile şerefine hakaret ettikleri iddiasıyla sürekli birileriyle mahkemelik olmaktan zevk alırken, kardeşi Robert'in bir lafı üzerine onu düelloya davet ediyor. O sırada ailenin avukatı Charles Paxton'un davetlisi olarak evde bulunan -meşhur Müfettiş Queen'in oğlu- Ellery, bir facia olmaması için tabancadaki kurşunu gizlice çıkarıp yerine boş bir kapsül koymayı teklif ediyor. Dediği gibi yapıyorlar fakat şafak vakti yapılan düelloda Robert kanlar içinde yere seriliyor. Birkaç gün sonra Maclyn de öldürülünce Ellery Queen görünenin ardındaki katili bulmak için işe girişiyor..

Mor İzler, hem dehşetengiz hem de bir yönüyle dokunaklı bir roman. Kocaman bir aile gibi görünen Potts'ların evinde olup bitenler, Cornelia'nın gencecik oğulları ölürken umurunda bile olmaması çok enteresan. Körcesine sevdiği büyük çocuklarını korumaya çalışırken diğerlerini ezip geçen bir anne, insanın tüylerini ürpertiyor.

Bana Christie'nin Michael Garfield'ını anımsatan, güzellik aşığı Horatio ise ayrı bir âlem. Bahçede kendine kurduğu "şekerleme ve pasta"dan evinde, etrafında olup bitenden tamamen uzak, şiirlerini yazan çocuk ruhlu adamın dünya yansa umurunda değil. Cinayetleri kimin işlediğini öğrenmektense, dallara takılan uçurtmasını nasıl kurtaracağı onun için çok daha büyük bir problem teşkil ediyor.

Horatia müsamahayla güldü. "Sevgili Charley. Ölüm bir hayaldir, hepimiz ölüyüz, hepimiz yaşıyoruz. Büyüdüğümüz zaman ölürüz. Çocukken yaşarız. Sen çoktan öldün Charley. Yalnız bunu bilmediğin için yere yatıp, seni gömmelerine müsaade etmiyorsun. Siz de öyle , efendim." Horatio, Ellery'e göz kırptı. "Yatın da sizi gömüversinler!"

"Yoruldum. Herşey sona erdiği için o kadar memnunum ki.." Mor İzler'in acımasız katilinin ağzından dökülen bu cümleyi bir kitapta daha aynı kelimelerle okumuştum ama hangisi olduğunu anımsayamıyorum bir türlü.

Mor İzler'in son sayfalarına gelindiğinde, tam herşey açıklandı derken bütünüyle farklı şekilde bitmesinin hayli dramatik ve güzel olduğunu düşünüyorum. Shakespeare'ın Iago'suna yapılan gönderme enfesti.

Açıkçası yazar ve dedektif Ellery Queen'in farklı hikayelerini okumayı çok istiyorum. Mizah anlayışı, kelimelerindeki heyecan ve coşku, çocuksuluk çok hoşuma gitti. Anlaşılmaz bazı noktaları olsa da (Thurlow'u neden tutuklamadıkları gibi) Mor İzler, güzel bir kitaptı. Mahkeme duvarı gibi asık suratlı, tekniğinin içinde boğulan polisiyeleri oldum olası sevmemişimdir zaten. Kusurlu ama içten olsun yeter.

4 yorum :

  1. Canım ben de bu sözleri anımsadım bir A.C. kitabı olabilir mi? ben de okudum. Sanki Üç Perdelik Cinayet te geçiyordu. Yanlış hatırlayabilirim ama bana o gibi geldi. Eve gidince bir bakacağım merak ettim :)

    YanıtlaSil
  2. Noel'de Cinayet'te gibi gelmişti bana da ikisine de baktım, değil maalesef. Christie'nin sukunetle yenilgiyi kabul eden katillerinden biri ama kim?

    Böyle aklıma takılan bir başka cümle var, yıllardır bulamadım nerede okuduğumu. 'Yastığında başını koyacak serin bir yer ararken "Ah!" diye düşündü.' Gel de çık işin içerisinden :)))

    YanıtlaSil
  3. Eve dönünce son dönem okuduklarıma bir bakacağım yine :)) Bu cümleyi okuduğumu hatırlamıyorum umarım bulabiliriz :)

    YanıtlaSil
  4. Son söylediğim kesinlikle Christie değil Deniz'cim. Sanırım Genç Kızlar romanından. Hani Nihal Yeğinobalı'nın Vincent Ewing namı müstearıyla yazdığı. :) Ama kitabı vermiş olduğum için bakamıyorum maalesef.

    YanıtlaSil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.