9 Ekim 2018 Salı

LEYLA İLE MECNUN Burak Aksak



Yayın Evi: Küsurat Yayınları
Basım Yılı: 2018
Sayfa Sayısı: 270

Haddinden çok görülmüş, çok duyulmuş her kitaba, diziye, filme mesafeli durmak, sadece edebiyatın ve sinemanın hasına zaman ayırmak isteyen okuyucu/seyirci için olağan bir durum. Leyla ile Mecnun dizisi de bu minvalde ilgimi çekecek bir seri değildi ama dizi yayınlanırken bir yerlerde Dolls filminden bahsettiğini okudum. Pek bilinmeyen, izlense bile değeri anlaşılıp sevilmeyen bu en sevdiğim filme gönderme yapan Leyla ile Mecnun bölümünün o kısmını bulup seyrettim, diziye algım değişti bu arada tabii. Fakat sonrasında müptelası oldum, tamamen izledim diyemem, birileri bakarken denk geldikçe birkaç sahne gördüm sadece. Diyaloglarına biraz aşinaydım.

Kitaba gelirsek, yayınlandığını görünce ne anlatıyor acaba deyip biraz merak etmiştim. Ama herhalde bana kalsa hiçbir zaman alıp okumazdım. Yiğenim tatile giderken aldığı kitabı bitirdikten sonra ‘Dizisiyle alakası yok, karakterler aynı ama başka bir hikaye. Okumak istersen sana vereyim.’ deyince benimle eve geldi. :)

Leyla ile Mecnun, bir senaryo-roman gibi. Hızlıca okunup biten, hoş bir hali var. İster istemez okurken dizideki oyuncular gözlerinizin önüne geliyor ama bu açıdan bir sakıncası yoktu benim için. Sonuçta her karaktere kendinize ait yeni bir hayal oluşturmayı gerektiren, buna değecek bir ‘edebi roman’ değildi, biraz absürt, biraz duygusal, eğlenceli bir hikayeydi sadece.

Konuşmasına izin vermedim. Arkama bile bakmadan yürüdüm gittim. Ben de herkes gibi ne kadar büyük bir kaybeden olduğumu düşünmeden, küçük zaferler peşinde koşuyordum. Son sözü söyleyenin tartışmayı kazandığı, daha çok bağıranın haklı görüldüğü, daha çok rağbet edilenin başarılı sayıldığı bir dünyada yaşıyorum. Elbette son lafı sokmuş olmanın keyfini çıkaracaktım. Yalnız ufak bir sorunum vardı. [sf 151]

Çok fena koyuyormuş adama arkadaşım dediğin bir insanın ihaneti. Hayat dediğin uzun bir yol. Ve bu yolda seninle beraber yürüyen insanlar var, yolda kaldığın zaman yardım edebilmek için. Yolda rastladıkların var, yanındakilerin kıymetini daha iyi anlayabilmen için. Yoluna taş koyanlar var, yürüdüğün yolu zehir etmek için. Bir de seni yarı yolda bırakanlar var, kendi başının çaresine bakabilmeyi öğrenebilmen için. Herkesin kendi doğrusu var ve herkes kendine göre haklı bu hayatta. Bu yüzden sonuca varmıyor hiçbir tartışma. 
[sf 185]