31 Mart 2010 Çarşamba

MURDER BY NUMBERS [2002]


MURDER BY NUMBERS [2002]
{Adım Adım Cinayet}

Karakteristik bir polisiye. 
Şablonlar yerinde, kurgu sağlam. 
Yine de başarılı olduğu söylenemez :)

eXistenZ [1999]


eXistenZ [1999]
{Varoluş}
Maalesef modası geçmiş bir film, 91 yapımı olmasına rağmen çok eskide kalmış bir hali var. 
Teknolojinin hızına ayak uydurabilecek kapasitede değilmiş.

Sadece "oyun içinde oyun" fikri iyiydi. 

Oyundaki yan karakterlerin gerekli replikler 
yahut isimleri söylenmedikçe konuşmamaları hoş bir ayrıntıydı. 

Tıfıl Jude Law ve acemi Jennifer Jason Leigh'le 
sonu sürpriz bile olmayan, vasat bir seyirlik.

28 Mart 2010 Pazar

PHOEBE İN WONDERLAND [2008]


PHOEBE İN WONDERLAND [2008]
{Phoebe Harikalar Diyarında}

Hayrete şayan derecede iyi bir film. 
Senaryosu, oyuncuları ve alt mesajları bir hayli başarılıydı.

Phoebe rolünde Ellie Fanning, en az ablası kadar yetenekli olduğunu kanıtlıyor. 
Sorunlarıyla ne yapacağını bilemeyen küçük kız halini çok iyi yansıtmış. 

İzlediğim en sağlam dramalardan biriydi.


THE LOVELY BONES [2009]


THE LOVELY BONES [2009]
{Cennetimden Bakarken}

Yarıda kalmış bir hayatın kısacık, hazin hikayesi..

Öbür dünya sahneleri, Robbie Williams'ın oynadığı
 "What Dreams May Come True" dakilere bir hayli benziyordu. 
Dramatizasyon daha hafif bu filmde elbette ama 
renkler ve mekanlar açısından yakın görüntüler vardı. 

Sağlam semboller de kullanılmış filmde, katilin yaptığı bebek evleri psikolojik gerilim açısından, "baba"nın şişe içindeki gemilerini parçalaması trajik yönden istenileni veriyordu. Susie'nin ardında kalan tab edilmemiş fotoğraf filmleri, annesinin ördüğü bere (ki söylemeden geçemeyeceğim, kadın büyük kızı üşümesin diye ısrarla bereni tak derken, küçüğünün başının açık olmasına aldırmıyordu(!), açmış/solmuş kırmızı güller, psişik yetenekleri olan kız v.b. unsurlar iyi kullanılmıştı.

Filmde bana tuhaf gelen tek nokta oldu; 
 Rachel Weisz'in canlandırdığı "anne" karakteri evden çıkıp gidiyor. 
Bunda bir şey yok, başını alıp gitmesi o acı içinde normal görülebilir
fakat dönüşünü kocasının olağan karşılaması çok garipti.
Yani "git acını dindir gel, kaldığımız yerden devam ederiz." 
Değişik bir bağlılık anlayışı olsa gerek.

Katilin cinayeti işleme sebebine de çok fazla girilmemiş, 
neden değil ne olduğu daha önemsenmiş görünüyor. 
Yine de filmin genel havasına baktığımızda, bu çok göze batan bir detay değil. 

{Bu yazı 01.05.2010 tarihinde www.sivrisinema.com adresinde yayınlanmıştır.}





26 Mart 2010 Cuma

AGORA [2009]




AGORA [2009]

Uzun zaman sonra nihayet emek verilmiş, güzel bir film izleyebildim.

İskenderiye kütüphanesi etrafında dönen dinler savaşı esnasında tarihin kaydettiği ilk kadın matematikçi Hypatia'nın trajik hikayesini anlatırken.. 

Alejandro Amenabar, yaptığı işin hakkını veren yönetmenlerden.  

Mekan, kostüm ve oyuncular gayet başarılıydı.  

Konu klasik alt metinlere sahip olmasına rağmen güzel işlenmişti. 

İzlenmeye değer diyorum. 

CONFESSİONS OF A SHOPAHOLİC [2009]


CONFESSİONS OF A SHOPAHOLİC [2009]
{Bir Alışverişkoliğin İtirafları}

Modayla herhangi bir yönden ilginiz varsa izleyebileceğiniz, içi boş bir film. 
Isla Fısher ve filmdeki karakterinin kıyafetleri, ayakkabıları hoştu sadece. 

25 Mart 2010 Perşembe

SCOOP [2006]


SCOOP [2006]
{Haber}

Çok şey anlattığını zannedip aslında hiçbirşey anlatmayan filmler vardır ya, bu da öyle bir film. Eğlenceli, sıkılmadan sonuna kadar izleniyor ama bittiğinde uçup gidiyor.

Fountain'daki rolüyle etkileyici bir hale bürünen Hugh Jackman'dan bu filmde eser yok. Züppe bir zengin çocuğunu oynuyor.

Scarlett Johnson'a gelirsek, tartışmasız güzel bir kadın fakat burdaki kadar tuhaf göründüğü bir başka filmini hatırlamıyorum. Hantal ve sersem bir şekilde oradan oraya koşup duruyor.

Woody Allen ise tekrarlarla ve klişelerle güldürmeye çalışmaktan başka bir şey yapamamış. Yazdığı cinayet öyküsü de çok zayıf kalmış.

Yine de salt vakit geçirmek için, kalabalık bir ortamda izlenilebilir. 

12 Mart 2010 Cuma

HOLİDAY [2006]


HOLİDAY [2006]
{Tatil}

Sabun köpüğü gibi hafif, eğlenceli bir film olduğunu bilerek başladım izlemeye. Yanıltmadı da. Eski-yeni ilişkiler, yapılan hatalar, yeni başlangıçlar falan derken klasik bir Amerikan romantik komedisi.

Önce karakterler yazılıp, sonra konusu belirlenen filmler vardır ya, böyle bir his uyandırıyor film.

Filmin iki başrol oyuncusu Amanda (Cameron Diaz) ve Iris (Kate Winslet) için tasarlanan evler çok nefisti.  İngiltere'de bir kır evi ve Los Angeles'da modern bir malikane. 

Jude Law filmlerinden yola çıkarak seçtim bu filmi, şimdi de bir Kate Winslet filmografisi gerek diye düşünüyorum.  

11 Mart 2010 Perşembe

BRİGHT STAR [2009]



BRİGHT STAR [2009]
{Parlayan Yıldız}

Film, Ben Whishaw ve birkaç parça şiir hariç tam bir hayalkırıklığı. 

İngiliz kırsalında geçmesine karşın, 
ne görmeyi beklediğim doğa manzaraları, ne de hoş ve karakteristik taşra evleri vardı.

John Keats'ın kısacık yaşamına sığdırdığı şiirler ve tam olarak sahip çıkamadığı aşkından bir kesit... 
Hepsi bu kadar.








PUSH [2009]



PUSH [2009]
{Darbe}

Filmin konusu ilginç ve güzel aslında ama senaryo ve yönetmen işi batırmış diyorum. Birkaç dokunaklı sahne hariç çok amatörce kurgulanmış bir filmdi. 

Dakota Fanning'in rolünü yazmak için çok sıkmışlar kendilerini gibiydi ama kızın göze hoş gelen oyunculuğu bunun önüne geçmiş.

Yalnız filme müzik açısından ciddi bir emek verilmiş. 



CORALİNE [2009]


CORALİNE [2009]
{Coraline ve Gizli Dünya}
İzledikten sonra, görmek için niye bu kadar beklemişim ki diye hayıflandım. Tek kelimeyle nefisti.
Coraline'in yağmurlu bir günde evin içinde dolaştığı bölüm, dışarı bakarken kendisinden önce bebeğine camın buğusundan ufak bir yer silmesi, ismini yanlış söyleyenlere verdiği tepkiler, öteki dünyadaki odası, aileleri...
  "Other Mother" çok şeker ve eğlenceli, komşular birbirinden eksantrikti :)
İki dünya arasındaki keskin geçişler de çok hoşuma gitti. 
Tekrar tekrar izlenilebilir diyorum.