Basım Yılı: Mayıs 2011
Sayfa Sayısı: 108
Poirot'yla Mrs Oliver camlı kapıdan bahçeye çıktılar. Küçük bahçe sonbahar havasına bürünmüştü. Pembe yediveren gülleri, krizantemler... Romancı bir kenardaki taş banka doğru giderek, çabucak oturdu. Belçikalı dedektife de yanına yerleşmesini işaret etti.
'Miranda'nın bir orman perisine benzediğini söylediniz. Ya Judith hakkındaki fikriniz nedir?'
Poirot, 'Onun adı 'Undine' olmalıydı,' diye cevap verdi.
'Yani onu su perisine benzetiyorsunuz. Hakikaten öyle. Judith sanki denizden yeni çıkmış gibi duruyor, değil mi? Saçları ıslakmış gibi parlıyor. Fakat üstü başı öyle karma karışık da değil.'
Elmayı Yılan Isırdı kitabındaki bu bölüm yüzünden Undine'in hikayesine meraklanmıştım. Can Yayınları'nın Gothik-Romantik serisinden çıkan peri masalını okuduktan sonra diyebilirim ki, görünüş olarak benzemenin yanısıra bir parça da kalp kırıklıkları açısından yakın denilebilir iki kadının hikayesine. Tabii, Judith aşk acısının sebebiyle bağlarını tamamen koparmış, Undine ise iyiliklerine devam etmesi noktasında ayrılıyorlar.
Undine, ele avuca sığmaz, yaramaz bir su perisi. Göl kenarındaki ıssız bir sahil kulübesinde onu büyüten, anne-baba bildiği ihtiyarcıklarla yaşayıp giderken, yakınlardaki tekinsiz ormanda yolunu kaybeden Şövalye'nin gelişi, ona ölümsüz bir ruh armağan edecek bir aşkın da başlangıcı oluyor..
*Agatha Christie'nin özellikle kadın karakterlerine gösterdiği özen ve inceliği seviyorum; Elinor, Hester, Jacqueline, Henrietta.. Bunu söylerken Poirot haricinde üzerinde durduğum başka bir erkek karakteri var mı diye düşündüm, Mickey haricinde kimse aklıma gelmedi, bir de Cinayet Reçetesi'ndeydi galiba, hanım hanımcık bir adamcağız vardı, onu betimlemesiyle çok eğlenmiştim.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.