Yayın Evi: Altın Kitaplar
Basım Yılı: 2016
Sayfa Sayısı: 269
Agatha Christie romanları içinde Tommy-Tuppence kitapları genellikle bir defa okuyup geçtiğim, sıralamamda alt kısımlarda kalmış bir seridir. Pembe Evdeki Ölü'yü de uzun yıllar önce eski basımlar içinde bulmuş ve aynı şekilde okumuş, bir daha bakmamıştım. Başka polisiyelere kıyasla belli bir seviyenin üzerindeler fakat Agatha Christie söz konusu olunca, kitapları içinde en şahaneleri bunlardır demek mümkün değil.
Tommy ve Tuppence, huzurevinde kalan teyzelerini ziyarete giderler. Kendisinden pek hoşlanmayan Ada teyze'yi rahatsız etmemek için, onu Tommy'le başbaşa bırakıp lobiye inen Tuppence, orada beyaz saçlı, şirin bir ihtiyarcıkla karşılaşır. Yaşlı kadın sakince sütünü içtikten sonra, Tuppence'a dönerek tuhaf bir soru sorar: 'Şöminenin arkasındaki zavallı çocuk sizin miydi?' Bu ziyaretlerinden kısa bir süre sonra Ada teyze ölür. Tommy'e miras kalan eşyalar arasında pembe bir ev resmedilmiş bir tablo da vardır. Tuppence resimdeki evi çok beğenir, nerede olduğunu merak eder. Resmi Ada teyze'ye hediye etmiş olan, Tuppence'a şömineden bahseden yaşlı kadın aniden huzurevinden alınarak götürülmüştür. Tommy ve Tuppence, hem resimdeki evin, hem de yaşlı kadının ortadan kayboluşunun peşine düşecektir..
Tam çevirisiyle basılmış Pembe Evdeki Ölü'yü, Şubat ayındaki Agatha Christie Okumaları'mızda yeniden okudum. Bu defa, eksiksiz detaylarıyla daha çok hoşuma gittiğini söyleyebilirim.
Eğer yirmi yaşındayken huysuz ve kötüysen, kırkında da yine aynı huysuzluğu sürdürüyorsan, altmışında ise huysuzluğun daha da arttıysa, sekseninde gerçek anlamda bir şeytan olup çıkarsın ve hiç kimse sana acımaz. İnsanlara yalnızca ihtiyar oldukları için acınıp sevecen davranılması gerektiğini düşünmüyorum. Sonuçta yaşlanmakla kimsenin huyu, karakteri değişmiyor. [sf 18]
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.