17 Haziran 2010 Perşembe

BÜYÜCÜ_John Fowles

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları
Basım Yılı: 2008
Sayfa Sayısı: 672

Kitaplarını sıklıkla bir yerlerde görüp adını duymama rağmen John Fowles'le geç tanışanlardanım maalesef.  Ortak tanıdıklar vasıtasıyla ismen bilip hiç yüzyüze gelmediğim insanlar gibi zihnimde bir tasavvurdan ibaret kalan yazarlar var hayatımda. Geçen seneye kadar John Fowles de onlardan biriydi. En bilinen kitabı Koleksiyoncu'yu alıp okudum önce. Çok heyecanlanmıştım, konusunu işleyiş tarzı itibariyle çok farklı oluşunun yanı sıra ("Bir genç kızı kaçırıp hapseden adam" çok bildik bir mevzu ama o adamın kıza tavrı apayrı bir yere koyuyor kitabı), edebiyat, sanat ve psikoloji üzerine bilgi birikimini kitabın içine ustaca yedirişi daha önce hiçbir yazarda bu lezzette görmediğim bir şeydi. Böyle hayran olunca diğer kitaplarını araştırmaya başladım ve aslında ilk romanı olan fakat "Koleksiyoncu"dan sonra yayınlanmış "Büyücü"yle karşılaştım. "Fransız Teğmenin Kadını" ve diğerleriyle birlikte kitaplarım elime ulaştığında, bu kadar kalın bir roman beklemediğimi itiraf etmem lazım. Heybetli kitaplardan ürken biri olmadım hiç ama  "Büyücü"yü enteresan bir okuma maceram oldu. İlk bölümlerini çabuk ve keyifli bir şekilde okuduktan sonra, mola ve fasılalarla dönüp dönüp bağlandığım belli bir zaman dilimi geçti bitmesi için. Bu arada başka kitaplar da okudum, çünkü "Büyücü" özellikle ikinci bölümden sonra ağırlaşıp derinleşen bir roman ve bu yoğunluğu hazmedebilmek için bazen daha hafif bir şeyler okuma ihtiyacı duyuyorsunuz.

Londra'da yaşayan Nicholas Urfe, Oxford mezunu, kendi tabiriyle "şiirlerden başka gereken herşeyi olan" bir genç şairdir. Arkadaşının partisinde tanıştığı, Avusturalya'dan gelmiş Alison isimli bir kızla bağlılıktan kaçındığı, yüzeysel bir ilişki yaşayan Nicholas, bir çeşit kaçış yolu olarak gördüğü, Yunanistan'ın Phraxos adasında bulunan bir İngiliz okuluna öğretmenlik için başvurur ve kabul edilir.

Erkek öğrenciler  ve birkaç sıkıcı öğretmenden başka pek de bir şeyin bulunmadığı yeni evinde, can sıkıntısından kurtulmak için adayı gezerken tepelerin ardında, ıssız bir yamaçtaki villasında yaşayan Conchis'le tanışır. Yaşını başını almış, bu zeki ve zengin adam Nicholas'ı etkisi altına alarak, soru sormanın yasak olduğu bir nevi kedi-fare oyununa başlar. Bu oyunun içine iki genç-güzel kız kardeş, İngiliz ve Yunan tragedyaları, Nazi zulmüne dair sahneler ve çok daha fazlası dahildir. Nicholas görünenin altında katman katman başka gerçekler olduğunu farkederek kendisine tutulan aynadaki pası yavaş yavaş silmeye başlar..

John Fowles'in 1950'lerde başlayıp 1977 senesinde son şeklini verdiği muazzam kitabı "Büyücü", yüzyılın en iyi 100 romanından biri olma vasfını sonuna kadar hakediyor. Kurmaca yazının hiç bir değeri olmadığını Conchis'in ağzından söyleyebilecek kadar kendinden emin yazarın kaleminden insanın türlü hallerine dair nefis bir yapıt, sağlam bir edebiyat ürünü.

8 yorum :

  1. Koleksiyoncu'yla başladım ben Biblio. Ve Büyücü'yü almamın üzerinden beş ay geçmesine rağmen henüz başlayamadım. diyorum ki tatile alıp götüreyim, öyle Fowles ile başbaşa..Lakin ağırlığını biliyorsun :) Galiba kışa saklayacağım. Battaniye altında, koca bir kupa sahlep yahut kahveyle... Kitaplarla da buluşma zamanları oluyor böyle.

    YanıtlaSil
  2. Haklısın, öyle tatilde okunup geçilecek bir kitap değil. Ciddi şekilde konsantre olmayı gerektiriyor, gerçi o seni kendi içine alıyor bir şekilde ama gene de kışa daha yakışır dediğin gibi.

    Kitap blogunda sağda duran eski kitaplara bayıldığımı söylemem lazım, ayrıca hoşgeldin diyorum :)

    YanıtlaSil
  3. ben de kolleksiyoncuyu okudum ve ardın da filmi seyrettim. içim daraldı desem yalan olmaz. çünkü öyle bir anlatım ki okuyucuyu içine çekiyor tamamen. ve şimdi bu kitabı gördüm yazınızla ve okumak için can atıyorum. teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. Koleksiyoncu'nun filmi Büyücü'nünkine nazaran çok daha seyredilebilirdi ve beğenmiştim ama en güzeli kitaplar tabii. :)

    YanıtlaSil
  5. John Fowles' ı merak ediyordum, yazın sayesinde en kısa zamanda okumayı düşünüyorum:) önce kitapları okumak sonra filmleri izlemek istiyorum...

    YanıtlaSil
  6. Vesile olduysam ne mutlu. Koleksiyoncu izlenebilir ama kitaplar çok daha muhteşem tabii ki. Keyifli okumalar diliyorum.

    Hoşgeldiniz kütüphanemize, yorumunuz için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. Endişeli peri den duymuş okumuştum, zordu kitap. İkinci okumada oturdu bazı seyler. Yazarın bilgi birikimi ve becerisi hayranlık verici. Selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En az iki defa okunduktan sonra açıldığı konusunda haklısınız. Fırtına'yla paralelligi de mühim diye düşünüyorum. Hoşgeldiniz kütüphanemize.

      Sil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.