Yayın Evi: Altın Kitaplar
Basım Yılı: Ağustos 2010
Sayfa Sayısı: 146+30
Tarihin tozlu sayfalarından fırlamış gibi duran, öyle nostaljik bir atmosfere sahip bir yerdir Bertram Oteli. Tonton-sevimli yaşlı teyzelerin, emekli albay ve din adamlarının Londra'ya geldiklerinde kalmayı istedikleri türden sessiz sakin bir sığınak.. Miss Marple da alışveriş için geldiği büyük şehirde konaklamak için burayı tercih etmiştir. Bir süre geçtikten sonra otelde herşeyin aslında göründüğü gibi sukunetle akıp gitmediğini farkeder. Kapıcının öldürülmesinin ardından polis, yaşlı hafiyemizin yardımıyla katili bulur ve kapıların ardında dönen gizli dolapları açığa çıkarır.
Cinayetler Oteli daha önceki okuyuşumda çok karmaşık ve bazı yerlerini anlamsız bulduğum, böylelikle favori listeme girememiş bir kitabıydı Agatha Christie'nin. Bilhassa otelin atmosferinin uzun uzun anlatılmasından sıkılmıştım diye hatırlıyorum. Şimdi aradan yaklaşık 10-12 sene geçtikten sonra tekrar okuduğumda özellikle o kısımları sevmemi, Bertram'ın geçici sakinleri kadar olmasa da huzurlu bir ortamın ne anlama geldiğini bir parça daha farketmeye bağlıyorum.
Velhasıl bu defa kitabı sevdim. Miss Marple'ın çift isimli İngiliz mağazalarından aldığı keten çarşafları görmüş gibi bayıldım. Otelin sabah kahvaltısının harikuladeliğini ise aşağıdaki alıntıdan okuyabilirsiniz. :) Adeta Tiktok'un çay partisi gibi . O kitabın da tamamını bir bulabilsem.
Canım Biblio sen yazınca hatırladım yıllar önce okuduğumda ben de aynı duygulara kapılmıştım ancak gerçekten de yıllar geçince insanların zevkleri değişiyor o yüzden her kitaba "şimdi pek sevmedim ama sonra sevebilirim " gözüyle yaklaşıyorum sevgiler canım
YanıtlaSilEvet canım ya, bu bazen olumlu-olumsuz değişim, bazen de farkına varılamayan şeylerin açığa çıkması şeklinde olabiliyor. Bertram Oteli bu açıdan ilginç bir deneyim oldu benim için :)
YanıtlaSil