Basım Yılı:1991
Sayfa Sayısı: 297
Birkaç sene önce, evden uzakta geçirmek zorunda kaldığım, sıkıntılı bir dönemdi. Her sabah aynı yere gidip, akşam saatlerinde dönmek zorundaydım ki, bu tür rutinlerden fena halde içim sıkılır. Dizboyu karlı, sisli yollarda gidip gelirken, çok sevdiğim kitaplarımı düşünüyordum. Böyle, onlardan bazı pasajları, cümleleri, durumları.. Tabii, yakınımda olmadıkları ve elimi uzatıp okuyamadığım için özlüyordum. Çocukluk Okumaları'na dair fikir de o zaman aklıma geldi. Daha doğrusu eve dönünce peşpeşe okuyayım sevdiğim çocukluk kitaplarımı dedim.
Döndükten sonra Deniz'le konuşurken, çocukken ruhumuza dokunmuş böyle kitaplarımız için de bir okuma yapsak, diye anlattım, o da samimi bir hevesle destekleyince, zamanına karar verdik. Ve Ağustos ortasında, şimdiye kadar yaptıklarımız içinde en tatlısı diyebileceğim okuma günlerimizi yaşadık.
Küçük Kadınlar, babaları savaşa gittiği için anneleriyle çeşitli zorluklara göğüs germek zorunda kalan ama neşe ve azimleriyle bu sıkıntıların üstesinden gelmeyi başaran dört kızkardeşin hikayesi; Meg, Jo, Beth ve Amy.
Sevdiğim kitaplar minik minik yollar açarak sızar hayatıma. Küçük Kadınlar'da bu; kahve ile dondurmanın birbirine yakışması, yazarlık oyunu, birkaç yastığı düzeltmekle bir odanın havasının değişmesi gibi şeyleri içeriyor. Jo'nun öfkesi, Meg'in romantikliği, Amy'nin en küçük çocuk olma şımarıklığı bir yerlerden tanıdık :) Özellikle bu ilk kitabın her bölümünün birbirinden güzel olduğunu düşünüyorum.
Küçük Kadınlar'dan sonra İyi Hanımlar ve Küçük Erkekler gibi devam kitaplarını da okumuştum. İyi Hanımlar bir hayli hayalkırıklığı ile dolu olsa da yine aynı havada ve güzeldi. Küçük Erkekler'e pek tahammül edemeyip çok sıkıldım, o sebeple Jo'nun Çocukları'nı da okumadım. Louisa May Alcott, tadında bırakamamış malum maddi sebepler yüzünden.
Nedense bu kitaba hiç elim gitmemişti, sonra -biraz saçma olacak ama:))- tv'de dizisi çıkınca "ay iyi ki okumamışım" demiştim, şuan bu yorumu yaptığım için utanıyorum ama:))- şimdi senin yazını okuyunca çocukluğa ait o masumiyet hissi canlandı içimde ve hemen alıp okumak istedim:) senin okuduğun kitabın kapağı ne kadar güzelmiş... bu arada başka bir bilgi; bende de "Küçük Kadınlar Ajandası" var, çook seviyorum, eğer merak edersen "defterlerim" yazımda bir iki resmi var, Koreli bir ilüstüratörün eseri (markası İndigo), o kadar romantik çizimler ki..:)
YanıtlaSilDizinin adı ve kızkardeşlerin bir iki karakter özelliği olması dışında hiçbir benzerliği yoktu canım. Maalesef bu güzel kitabın ismini kötü bir şekilde kullanmakta tereddüt etmemişlerdi, o sebeple tamamen farklı olduğunu temin ederim.
SilAh o ajanda, zamanında o kadar beğendiğim halde neden almadım hiç bilmiyorum. Sonradan baktığımda da tükenmişti. Güle güle kullan Eren'cim, rüya gibi bir şey hakikaten.
Çok teşekkür ederim Bibliocum, daha güzelleri senin olsun:)
YanıtlaSilTeşekkürler Eren'cim , sana yazdıktan sonra defteri buldum nette ama artık nadir olduğu için sanırım biraz abartmışlar fiyatını. Hiç bilmiyorum alacak mıyım :))
SilMerak ettim kitabı :)
YanıtlaSilGüzel kitapları ilk defa okuyacak olanlar ne şanslı. :)
SilŞimdi linç falan yiyeceğim ama Amy karakterinden ölesiye nefret ediyorum.Mıymıntı,şımarık bir karakterdi bence. Ama Josephine ve Beth'i çok sevdim.
YanıtlaSilSPOİLER:
Bir de yazar İyi Hanımlar'da Laurie ile evlendirmiş ya o kızı,kitabı okuma hevesim kaçtı resmen.Bence Laurie'ye yakışan kişi kesinlikle Jo'ydu. Yazar Beth ile evlendirse bile o kadar içim yanmayacaktı o kadar nefret ediyorum yani Amy karakterinden.
Uzun bir yorum yazmışsın ama keşke bir lakap dahi olsa seni hatırlatacak bir isim bıraksaydın. Amy'den o kadar nefret etmiyorum ama yazarın yanlışı konusunda aynı fikirdeyim seninle.
Sil