Basım Yılı: Ekim 1992
Sayfa Sayısı: 352
Hayvanlar, körler ve erkekler üzerine peşpeşe okuduğum distopyalardan sonra Damızlık Kızın Öyküsü bir hayli değişik geldi. Margaret Atwood'un okuduğum ilk kitabıydı, biraz ilerledikten sonra anlatımı öyle sardı ki, diğer kitaplarını da okumaya karar verdim. Maalesef kitaplarının yeni basımı yapılmıyor, sadece sahaflardan bulmak mümkün. Abuk sabuk binlerle kitabı basarken, iyi külliyatları tazelemeyi niye es geçerler anlamak kabil değil.
Devlet aniden tüm doğurgan kadınlara el koyarak, tüm haklarını ellerinden alır ve onları eşleri kısır Komutanlara tahsis eder. Bu damızlık kızlardan biri olan Offred'in yaşadıklarını okuruz roman boyunca.
Margaret Atwood'un distopyasını diğerlerinden ayıran, olayların bir dehşet havası içinde değil, gayet normalmiş gibi anlatılması, sanırım. Offred geçmişi anlatırken donmuş gibi, şimdiki zamanın da onun için büyük bir önemi yok.
Son satırını okuyup kapağını kapattıktan sonra bir kaç gün daha benimle kalan, etkisi kolay silinmeyen böyle kitapları seviyorum. Distopyalar konusunda tek sevmediğim şey; okur okumaz (hatta çoğu zaman kulaktan dolma bilgilerle), derhal dine veya siyasete bağlayan, bak şuna benziyor, şu ülkeyi anlatmış, bunun karşılığı budur aslında diye maddeleştirmeye can atan insanlar. Evet, şu ya da bu duruma bir parça benzeyebilir de, o kadar heyecanlanmaya gerek yok, bence. Zihninde cılız bir fikir belirir belirmez, binlerce kez söylenmiş olmasına aldırmadan, kusar gibi ortalığa çıkarmak, yaşadığımız çağın hastalıklarından biri diye düşünüyorum.
Onları karıştırdıktan sonra atardım, çünkü son derece atılabilir şeylerdi ve bir iki gün sonra içlerinde ne olduğunu anımsayamazdım. Oysa şimdi anımsıyordum. İçlerinde olan şey vaatti. Dönüşümlerin
ticaretini yaparlardı; yüz yüze bakan iki aynadaki yansılar gibi genişleyen, kaybolma noktasına dek suret suret üstüne uzayıp giden, sonsuz bir olasılıklar dizisi önerirlerdi: Macera macera üstüne, gardrop gardrop üstüne, gelişme gelişme üstüne, erkek erkek üstüne. Yeniden gençleşme, üstesinden gelinip aşılan acı ve sonsuz aşktı önerdikleri. Sundukları gerçek vaat, ölümsüzlüktü. [sf 180]
İnsanoğlu herşeye alışır, derdi annem. Yerini dolduracak birkaç şey bulunduğu sürece, insanların nelere alışabildikleri gerçekten şaşırtıcı. [sf 308]
kitabı ben de okurum belki diye ilerliyordum ki basımı yok yazını gördüm :/ yan yana gelince daha çirkin iki kelime olabilir mi?? "basımı yok" :/
YanıtlaSildeğişik tarzda bir karşı ütopyaya benziyor.. okumak isterdim :/
scrabble oynayanların olduğu resimde gözüme sadece larynx'in çarpması algıda seçicilik olsa gerek :)
bol okumalar :)
Bulması zor bir kitap değil, arayıp okumaya değer. Sahaf adı altına saklanarak bazı matbu kitaplara aşırı rakamlar biçildiği düşünülürse özellikle, fiyatı da makul.
SilTeşekkürler yorumunuz için.
Bu kitap rafımda okunmayı bekliyor nedense bir türlü elime alamdım ama sen beğendiğine göre çok güzel olduğuna eminim:) bu kitabın filmini izlemiştim ben, ilginçti gerçekten ama kitabı daha iyidir kesin. Ben yazarın Kör Suikastçi kitabını okumuştum, çok güzeldi, onu tavsiye ederim. Bir de ben Pandora'dan almıştım Kör Suikastçi'yi, belki orada yazarın diğer kitaplarını da bulabilirsin:)
YanıtlaSilHevesli bir insan olarak bu yazıyı yazarken hatırladım, o anda iki kitabını daha aldım Eren'cim ama Kör Suikastçi içlerinde yoktu. Kedi Gözü ve Ademden Önceki Yaşam, sandık odasında şu an. :) Kör Sukastçi'yi şimdi sen yazınca, konusuna baktım, okusam kesin severim gibi geldi, onu da okumalıyım, çok teşekkür ederim :)
SilKesinlikle harika bir yazar, diğer kitapların yazılarını da merakla bekliyorum o zaman:) bu arada söylemeyi unuttum ilüstrasyonlar da çok hoş:)
SilKör Suikastçı konusunda sahaflar coşmuş yine, biraz araştırınca farkettim. Ama e-kitap olarak buldum, ona sevindim biraz da olsa. Meraktan ölürsem almadan önce karıştırabileceğim en azından :))
SilNerden alabilirim bu kitabi
YanıtlaSilMerhaba! Maalesef artık sahaflarda da yok. Bir yayınevi yeniden basarsa bulunabilir.
Sil