8 Ağustos 2017 Salı

YABAN BALI ÖZGÜRLÜK KOKAR Anna Ahmatova


Yayın Evi: Can Yayınları
Basım Yılı: 2008
Sayfa Sayısı: 91

Rus şair Anna Ahmatova'nın Türkçe'de yayınlanmış çok az kitabı var, Yaban Balı Özgürlük Kokar da bu incecik şiir seçkilerinden biri. Ahmatova'nın şiirini tanımlayacak en bariz duygu ise, keder. Sovyet Rusya'sında hem şahsi hayatı, hem de ülkesinin acılarla dolu olduğu bir dönemde yaşamış, yazmış.

Zaman zaman şiirlerine denk geldiğimde okur, beğenir ve not alırdım. Defterimde olan şiirlerin bazılarını bu kitapta buldum ama çevirisinin dili çok tuhaftı.  O kadar etkileyici, kendini iyi ifade eden, güzelim şiirler kekre, bozuk cümle topluluklarına dönüşmüştü sanki. Mesela Kapı Yarı Aralık şiirinden bir bölümü daha önce şöyle okumuştum (Azer Yaran çevirisi):

Yüreğim alabildiğine yorgunsun.
Duyuyorum ağır ve sessiz vurduğunu.
Ben okudum, biliyor musun,
Ruhların ölümsüz olduğunu

Aynı bölüm bu kitapta (Güneş Acar çevirisi ile): 

Çok bitkinsin,
Yavaş yavaş atıyorsun, boğuk
Biliyor musun, bir yerde okudum
Ölümsüzmüş ruhlarımız 

Okuyucuya verdiği his, edebi lezzet açısından arada bir hayli fark var. Acaba dolaylı olarak başka bir dil üzerinden mi çevrildi diye düşünerek biraz araştırma yaptım, Anna Ahmatova'nın şiirleri daha önce Fransızca'ya çevrilmiş çünkü. Ama bu kitabın da, Azer Yaran çevirisinin de direk Rusça'dan olduğunu öğrendim. 

Şiir çevirisi gerçekten çok zor bir iş ama çeviriyi teknik anlamda doğru şekilde yaptıktan sonra çıkan metni tekrar bir şiir haline getirmek de ayrı bir maharet. Maalesef bu kitapta, bu hususta umduğumu bulamadım.

8 yorum :

  1. Ah her kitabı orijinal dilinden okuyabilseydik keşke!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhakkak alınan keyif çok farklı olurdu.

      Sil
  2. Çeviri yapmak gerçekten ayrı bir hüner. Ve yapılan çevirinin orijinaline sadık kalmak hem şaire hem de okuyucuya karşı büyük bir sorumluluk istiyor. Ben çeviri bir şiir okuduğum zaman gerçekten o şairin ne demek istediğini anlamak istiyorum onun dilinden onun ruhundan olaya bakmak istiyorum. Ama çeviride yapılacak en küçük bir harf hatası şiiri baştan sona değiştireceğinden bu konuda çeviri yapan kişiye çok iş düşüyor. Kısaca şiirin hakkını vermek gerekiyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orijinal şiire sadık kalarak ruhu yansıtabilmek çok nadir bulunan bir şey maalesef. Bu konuda söylenen o meşhur laf gibi, 'Çeviri sadık olursa güzel olmaz, güzel olursa sadık.' Mesela bir Shakespeare sonesinin Can Yücel çevirisi, artık bir Can Yücel şiiri olmuştu neredeyse ama güzeldi;

      'Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
      Seni yalnız komak var, o koyuyor adama. '

      Gibi. :)

      Sil
  3. Çeviri, hele şiirde çok önemli gerçekten Biblio'cum, Azer Yaran'ınki su gibi akmış adeta...:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diğeri sanki şiir değil gibi, aslında özenli ve doğru bir çeviri ama :)

      Sil
  4. Çeviri en çok da şiir çevirisi çok çok zor bir iş.
    Kıyaslanan çevirilere gelince, Azer Yaran'ın ilk iki dizesi ile Güneş Acar'ın son iki dizesi bir araya geldiğinde ortaya çıkan dörtlüğü sevdim en çok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özellikle son kısımda baya fark var. İyi yazılmış veya doğru çevrilmiş olduktan sonra şiirden alınan keyif de subjektif bir olgu nihayetinde.

      Sil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.