Basım Yılı:1984
Sayfa Sayısı: 223
'Hernandez'in dünyası, anlamsız kuklaların, yırtık pırtık kağıttan kentlerin, uyumsuz konuşmaların, gülünç acıların, hüzünlü maskaralıkların yer aldığı, inanılmazın kol gezdiği bir tiyatro gibi..'
Ne kadar hoş geliyor bu cümleyi okuyunca ve merak uyandırıyor, değil mi? Halbuki Hernandez'in hikayelerinden oluşan kitabın tek hoş tarafı bu arka kapaktaki sunuş cümlesi diyebilirim.
Batık Ev, Timsah, Ursule, Ortancalar, Yeşil Yürek, Yemek Odası, Balkon, Hani O Bana Benzeyen Kadın, İlk Konserim, Kimse Lambaları Yakmıyordu.
Önsözde büyülü gerçekçiliğe dahil olduğu iddia ediliyorsa da, kitabı tutarsız saçmalıklar silsilesi diye tanımlarsak daha doğru olur. Evinin içinden bir dere dolaştıran orta yaşlı bir kadından başlayarak, ana hikaye Ortancalar'daki oyuncak bebeklere atfedilen anlamlara kadar kendi içinde bir bütünlük ve hayali de olsa bir 'gerçekçilik' barındırmıyor. Bu haliyle okurken hiçbir lezzet duymamanızın yanısıra fenalıklar geçiriyorsunuz. İyi edebiyata dair keşfedilecek çok fazla örnek varken böyle bir kitabı okumak vakit kaybı diye düşünüyorum.
Uzak durulacak kitaplar listesine eklenmeli, fantastik kitapları sevemezken, "saçmalıklar silsilesi" bir kitaba kesinlikle bulaşmamalıyım.
YanıtlaSilYazının uyarı mahiyetinin işlevini yerine getirmesine sevindim :)
SilSon cümlen var ya, hah, işte o, benim de düsturum. Bu yüzden yeni,pek duyulmadık yazar ve kitaplara çok temkinli yaklaşıyorum :))) Zaten çok vakit kaybettim, bir de kötü örneklerle kaybetmeyeyim:)
YanıtlaSilYeni maceraları seviyorum ben kitap okurken ama sonuçta böyle yazılar da çıkabiliyor ortaya. Bilgi sahibi olmak en güzeli.
Sil