Yayın Evi: Timaş Yayınları
Basım Yılı: 1996
Sayfa Sayısı: 270
Sanat nedir? Sanatçı kimdir? gibi klasik soruların alışılagelmiş cevaplarından başlayarak, soyut İslam sanatı ve Batı sanatını karşılaştıran, sanat akımları, meşhur yabancı ressamlar ve Türk ressamlarından kısa kısa bahseden bir kitap, Sanat ve İnsan.
Yazarın bakış açısını büyük ölçüde takdir etmeme rağmen, Picasso'nun hat sanatı hayranlığına dair anektod* gibi birkaç şeye takılıp kitabın farklı bölümlerinde tekrarlaması, mevzu (sanat) hakkında halihazırda çok defa söylenmiş sözleri kendi cümleleriyle bir kere daha ifade etmesi ve redaksiyon hataları okumaya ilk başladığımda yarıda bırakmama sebep olmuştu. Bitirmeden içim rahat etmeyeceği için aradan zaman geçtikten sonra hızlı bir şekilde tamamladım.
Leonardo'nun ülkesi İtalya klasik resimlerinin alışılmış ortak bir özelliği vardır: portre resimlerdeki ifadesizlik ve katılık. Bu ifadesizlik ve katılık, teknik eksiklikten değildir. Doğru çizim, perspektif doğruluk ve sabırla yapılan ve hiçbirşeyi eksik olmayan o eski resimler yine de kuru ve ifadesiz oluyordu. Yapılan resimler yaşayan varlıklardan çok hareketsiz heykellere benzerdi. Bunu hisseden ressamlar, bu katılığı ve hareketsizliği yok etmek için türlü yollara başvurdular. Ne yaptılarsa meseleyi çözemediler. Yapılan resimler, uyuyan masal kahramanları gibi hareketsiz oluyordu. Botticelli, bu katılığı yok etmek için, saçlara dalgalı şekil vermeyi, kumaşlara kıvrımlar vererek, kenar çizgilerini yumuşatarak çalıştı. Doğru ve gerçek çözümü ancak Leonardo buldu. Sufumato (giderek erime) denen yöntemi kullandı. Ressam, seyirciye çözmesi gereken birşeyler bıraktı. Kenar çizgilerini yumuşattı, kenarlar gittikçe eriyerek gölgede kaybolur şekle soktu. Giderek eriyip kaybolan kenar çizgisi ve yumuşak renkler seyredenin hayalgücüne göre şekillenir oldu. Bir biçim başka bir biçim içinde erir şekilde boyandı.
Leonardo, Mona Lisa isimli tablosunda sufumato yönteminden bilerek faydalandı. Bir insan portresinde, ifade denilen şey ağız köşeleri ile gözlerin köşelerinde saklıdır. Leonardo'nun, yumuşak bir loşluğa daldırarak özellikle belirsiz bıraktığı yerler işte bu ağız ve gözlerin köşeleridir. Bu sebeple seyirci, bu portrenin bakışındaki ruh hali ve ifadesinden tedirgin olmakta, ilgisi ve merakı kabarmaktadır. Yüzündeki ifade seyredenin elinden kaçıyormuş gibi gelmektedir. [sf 199]
* Ressam
Hasan Kavruk, çıktığı Avrupa gezilerinin birinde, Picasso'nun
Paris'teki atölyesine uğrayıp izin verirse atölyesinde çalışarak çok
şeyler öğrenmek istediğini belirtir. Bunun üzerine Picasso:
'Sen Türksün değil mi?' diye sorar ve 'Biz
bugün sanatta sizin eski hattatlarınızın yaptıklarını yapmaya
çalışıyoruz. Sen hemen memleketine dön ve kendi hat sanatını incele',
der.
Hem alıntı hem de anekdot çok hoş ama tabi tekrarlar sıkıcı olur..:) kitabın kapağıni da çok begendim buarada, sevgiler:)
YanıtlaSilDaha dolu dolu ve yeni şeyler söyleyen sanat kitapları bekliyorum sanırım, o yüzden çoğunlukla hayalkırıklığı oluyor ama yine de fena bir kitap değil :) teşekkürler Erencim. ♥
Sil