9 Temmuz 2016 Cumartesi

MEVLÂNÂ'DAN RUHA DOKUNAN DÜŞÜNCELER Haz. Aslı Aker

Yayın Evi: Carpe Diem Yayınları
Basım Yılı: 2006
Sayfa Sayısı: 164

Ruha Dokunan Düşünceler serisinden dört kitap var elimde, 2007 yılında Tüyap Kitap Fuarı'ndan almıştım. Carpe Diem standındaki çok sıcakkanlı, güleryüzlü karşılama, kitapların aralarına serpiştirdikleri şekerler ve aldığım, görünümleri de şeker gibi bu kitapları güzel bir kurdeleyle fiyonk yapıp paketlemeleri bugün gibi aklımdadır.

Bu tür aforizma kitaplarını baştan sona okumak, diğer kitaplara nazaran biraz daha zor. Önce ve sonrasında ne yazdığını bilmeden yazarın kitaplarından çıkarılıp alınmış cümlelere adapte olmaya çalışmak -içeriği her ne kadar güzel olursa olsun- insanı yoruyor.

O sebeple belki de bu kitaplar bu türde edindiğim son kitaplardı, bilemiyorum. Hepsini parça parça biraz okumuşumdur ama artık okunacaklar kitaplığından çıkmalarını istediğim için tamamen bitirmek amacıyla ilk olarak Mevlânâ Celâleddîn Rûmî Hazretleri'nin Mesnevî derlemesini okudum.

Öyle büyük bir alim, derin bir gönül insanının sözleri için ne denilebilir ki? Çok güzel, derin mânâlı ve öğretici alıntılardı.

Bu dünya bir dağdır, yaptıklarımızsa ses. Ses yankılanır, yine bize döner gelir. [sf 30]

Dilden, ağızdan ansızın çıkan sözü yaydan fırlamış bir ok diye bil. O ok, bir daha geri dönmez. 
(...)
Ey dil (gönül)! Hem sonsuz bir hazinesin sen, hem de dermanı bulunmaz bir dertsin. [sf 34]

Koku satanların tablalarına bak. Her cinsi, kendi cinsinin yanına koyarlar. Cinsleri kendi cinsleriyle karıştırır, bu uygunluktan bir güzellik, bir süs meydana getirirler. Fakat mercimek, şeker arasına karışırsa taneleri birer birer ayıklarlar. [sf 35]

Sen, seni yolundan alıkoyandan, bizim kapımızdan uzaklaştırandan şikayet et!
Gerçekte her düşman, senin ilacından. seni faydalandırır, gönlünü alır senin. Çünkü ondan kaçar, ıssız köşelere sığınır, Allah'ın lütfundan yardım dilersin.
Dostlarınsa asıl düşmanlarındır. Onlar seni Hakk'ın kapısından uzaklaştırır, meşgul ederler. [sf 43]

Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir. [sf 50]

Kimi, falan adamın huyu kötü diye şikayet ederken görürsen, bil ki bu şikayetçinin huyu kötüdür. Kötüdür ki o kötü huylunun kötülüğünü söylüyor. Çünkü iyi huylu, kötü tabiatlılara tahammül eden, onların fenalığını söylemeyendir. [sf 51]

Benim canım, senin canını tanıdı mı, görüp geçirdiklerinin aynı şeyler olduğunu hatırlarlar. [sf 51]

Bu âlem uykusunda neler yaptıysan uyanınca hepsini apaçık görürsün. Ve anlarsın ki rüyada bu kötü işleri yaptın ama onlar geçip gitmedi, hepsinin bir tabiri var. [sf 54]

Herkesi bir iş için yetiştirmiş, gönlüne de o işin meylini vermişlerdir. Gönlünde bir meyil olmadıkça el, ayak nasıl hareket eder? Su, rüzgar olmadıkça nasıl akar, savrulur? [sf 97]


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.