24 Temmuz 2011 Pazar

KARA GEMİ'DEN DEHŞET HİKAYELERİ_Chris Priestley

Yayın Evi: Tudem Yayınları
Basım Yılı: Ekim 2010
Sayfa Sayısı: 215

Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri'ne bayıldığım için Chris Priestley'in diğer kitabı Kara Gemi'den Dehşet Hikayeleri'ni de hiç tereddütsüz aldım okudum. Yine aynı esrarengiz anlatım, ürkütücü korku öğeleri v.s. bu kitaptaki hikayeler de Montague Amca'nınkilere çok benziyor diyebilirim. Zaten kendisi de kitabın sonunda gençlik halleriyle bir arzı endam ediyor.

Altını dalgaların oyduğu incecik bir köprüden geçilerek varılan kayalıkların üzerindeki eski bir handa geçiyor kitabımız. Şiddetli bir fırtınanın koptuğu ıssız gecede hastalanan iki küçük çocuğuna (Ethan ve Cathy) doktor getirmek için kasabaya gidiyor hancı. Bir süre sonra çocuklar kapının çalındığını duyup aşağıya iniyorlar. Gelen, üzerinde yıpranmış bir denizci üniforması olan yirmili yaşlarda bir delikanlı. Öyle soğuk ve rüzgarlı bir gecede davetsiz misafirlerini dışarıda bırakamayacaklarını düşünen Ethan, onu içeri alıyor. Thackeray isimli genç, ateşin yanında ısınırken çocuklara hikayeler anlatmaya başlıyor. Çeşitli lanetler, korkunç yaratıklar ve büyülerle karşılaşan denizcilerin öyküleri bunlar. Ethan ve kızkardeşi adamı dinlerken hem ürküyor hem de bu garip hikayelerden tuhaf bir zevk alıyorlar. Bir yandan da uzun zaman geçtiği halde dönmeyen babaları için merak içindeler. Thackeray, son hikayesi olan Kara Gemi'yi anlattıktan sonra handan ayrılıyor. Onun gidişinin ardından hana iki yabancı geliyor ve içeri giriyorlar. Ethan ve Cathy'i saran korku, adamların konuşmalarını dinlediklerinde anlayışa ve hüzne dönüşüyor. Kardeşi ile birlikte odalarına çıkıp uykuya (!) dalıyorlar.

Kara Gemi'nin başlangıç ve bitiş noktaları arasındaki ince bağlar, diğer kitapta olduğu gibi gerçekten çok iyi. Chris Priestley, salt korku hikayelerini bölüm bölüm vermek yerine temelde sağlam bir hikayeye oturtuyor hepsini. Kitabın sonundaki sürpriz, Alejandro Amenabar'ın harikulade filmi Ötekiler'e feci surette benzese de yine onun gibi çok dokunaklı ve güzel.  

Yalnız artık alıştığımdan mı, yoksa Montague Amca'nın gizemli evinin atmosferinden daha çok etkilendiğimden mi bilmiyorum, bu defa o kadar da ürkütücü gelmedi bana hikayeler. Salyangozlar başta olmak üzere tiksindiriciydi bir çoğu. "Denizci" ve "korsan" temalı hikayeleri  genel olarak sevmediğim için bu kitabı Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri kadar beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Ama yine çok dehşetengiz ve iyi yazılmıştı hepsi.    

4 yorum :

  1. Ne kadar orijinal ve guzel kitaplar seciyorsunuz, listeme yeni bir kitap eklendi:)

    YanıtlaSil
  2. Güzel görüşünüz için teşekkür ederim. :)

    YanıtlaSil
  3. Monteküü amca enfesti.Resmen soluk almadan okudum. Bir de bu kitaba çocuk kitabı yazmışlar Biblio. Bunu da alacağım bu hafta :)

    YanıtlaSil
  4. Çocuk kitabı olamayacak kadar korkunç bence de. Montague amcayı daha çok beğenmiştim ama bu da iyiydi, okummaya değer.

    YanıtlaSil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.