22 Ağustos 2010 Pazar

TELL TALE [2009]


Hakkında "Edgar Allen Poe'nun hikayesinden esinlenilmiş film, kalp nakli yapılmış bir adamın, yeni kalbinin asıl sahibine ait intikam duygularını hissetmesi üzerine gelişiyor.." denildiğini duyunca, karşıdan bakıldığında hayli ilgi çekici duruyor Tell-Tale. Daha önce Broken'daki steril oyunculuğunu beğendiğim Lena Headey'ın başrolde olması, gri-karanlık kasvetli atmosferi izlemeye karar vermem için yeterliydi. Fakat maalesef bölük pörçük senaryosuyla tam hayalkırıklığı olan bir filmle karşılaştım. 

Josh Lucas'ın canlandırdığı Terry Bernard kalbinden hastadır. Kendi halinde, küçük kızıyla bir yaşam sürerken, ona uygun bir kalp bulunur ve bir ameliyat geçirir. Terry iyileştikten sonra anlam veremediği hisler duymaya ve yaşamadığı bazı şeyleri hatırlamaya başlar. Ödünç aldığı kalbin sahibi, karısıyla birlikte hunharca işlenen bir cinayete kurban gitmiştir. Genç adam katillerin izini sürmeye ve intikam duygularıyla yanıp tutuşmaya başlar. Bu esnada yanında olan tek kişi bir süredir duygusal bir ilişki içerisinde olduğu, kızının doktoru Elizabeth'(Lena Headey)tir. 

Film ile ilgili nette çok fazla bilgi bulunmadığı için bilhassa üzerine birkaç kelâm yazmak istedim. Tell-Tale ile vakit kaybetmek yerine, kalbin hafızası üzerine çok daha iyi bir film olan 21 Grams'ı izlemenizi tavsiye ediyorum.  




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.