Basım Yılı: 1998
Sayfa Sayısı: 176
Ölüm Oyunu'nu okumayalı hayli zaman olmuş, çözümünü hatırlasam da diğer detayları zihnimde nispeten flulaşmış bir kitaptı. Linda'yı, üvey annesini ve ipuçlarını hatırlıyordum sadece.
Sahile bir köprü ile bağlı küçük bir adanın üzerine kurulmuş Korsan Roger Oteli'nin kumsallarından birinde işlenen cinayette, gözalıcı çekicilikte olan Arlena adındaki eski bir aktris öldürülür. Şüpheliler listesi kadının kocası, üvey kızı, erkek arkadaşı ve onun karısı başta olmak üzere uzayıp gitmektedir. O esnada otel müşterilerinden biri olan Hercule Poirot elbette olaya el koyacak ve çözüme ulaştıracaktır.
Bu kitabın maalesef henüz tam baskısı yapılmadı, halen Gönül Suveren çevirisinden okuyoruz ama tabii onun da dili bir başka, tatlı, akıcı, okuması zevkli..
Ölüm Oyunu, Agatha Christie standartlarına göre orta karar, ne çok etkileyici, ne de bunaltan bir roman. Belki de tamamının yazlık bir mekanda geçmesi, o mevsimi seven biri için kitabı daha cazip kılabilir, bilemiyorum.
Poirot, 'Sizinki İngilizlere özgü bir çocukluk muydu?' dedi. 'Hem de nasıl! Hem de nasıl! Kırların ortasında eski bir ev.. atlar, köpekler.. yağmurda yürüyüşler.. şöminede yanan kütükler.. elma ağaçları.. parasızlık.. eski tüvit tayyörler.. her yıl düzeltilerek giyilen gece elbiseleri.. bakımsız bir bahçe.. sonbaharda açan kasımpatılar..' Poirot gülümsedi. 'O günlere dönmeyi mi istiyorsunuz?' Rosamund Darnley başını salladı. 'Bu mümkün değil ki..O günleri tekrar yaşamak isterdim ama.. başka şekilde..'[sf 20]
Ölüm Oyunu'nu okumayalı hayli zaman olmuş, çözümünü hatırlasam da diğer detayları zihnimde nispeten flulaşmış bir kitaptı. Linda'yı, üvey annesini ve ipuçlarını hatırlıyordum sadece.
Sahile bir köprü ile bağlı küçük bir adanın üzerine kurulmuş Korsan Roger Oteli'nin kumsallarından birinde işlenen cinayette, gözalıcı çekicilikte olan Arlena adındaki eski bir aktris öldürülür. Şüpheliler listesi kadının kocası, üvey kızı, erkek arkadaşı ve onun karısı başta olmak üzere uzayıp gitmektedir. O esnada otel müşterilerinden biri olan Hercule Poirot elbette olaya el koyacak ve çözüme ulaştıracaktır.
Bu kitabın maalesef henüz tam baskısı yapılmadı, halen Gönül Suveren çevirisinden okuyoruz ama tabii onun da dili bir başka, tatlı, akıcı, okuması zevkli..
Ölüm Oyunu, Agatha Christie standartlarına göre orta karar, ne çok etkileyici, ne de bunaltan bir roman. Belki de tamamının yazlık bir mekanda geçmesi, o mevsimi seven biri için kitabı daha cazip kılabilir, bilemiyorum.
Poirot, 'Sizinki İngilizlere özgü bir çocukluk muydu?' dedi. 'Hem de nasıl! Hem de nasıl! Kırların ortasında eski bir ev.. atlar, köpekler.. yağmurda yürüyüşler.. şöminede yanan kütükler.. elma ağaçları.. parasızlık.. eski tüvit tayyörler.. her yıl düzeltilerek giyilen gece elbiseleri.. bakımsız bir bahçe.. sonbaharda açan kasımpatılar..' Poirot gülümsedi. 'O günlere dönmeyi mi istiyorsunuz?' Rosamund Darnley başını salladı. 'Bu mümkün değil ki..O günleri tekrar yaşamak isterdim ama.. başka şekilde..'[sf 20]
Yaşam önünde uzanıp gidiyordu. Arlena'nın varlığıyla zehirlediği karanlık günler. Linda zaman hakkındaki çocukça düşüncelerinden henüz kurtulamamıştı. Bir yıl, onun için yüzyıldan farksızdı. [sf 26]
Poirot mırıldandı. 'Rutubetli bir gündü. Rüzgar esti, yağmur yağdı. Sis çevreyi sardığı için burnumuzun ucunu bile göremedik. Ama bir de şimdi bakın. Sis dağıldı. Hava açtı. Gökte yıldızlar pırıl pırıl parlıyor.. Hayat da böyledir, madam..' [sf 42]