Basım Yılı: 1992
Sayfa Sayısı: 378
Mişima'nın Dalgaların Sesi romanı sadeliğiyle öyle hoşuma gitmişti ki, bu yazarın başka kitaplarını da okumalıyım demiştim. Bahar Karları'nı da zihnimde, Kavabata'nın büyük bir zevkle okuduğum Kiraz Çiçekleri romanı gibi tahayyül ettiğim için onu okumak istedim.
Bereket Denizi dörtlemesinin ilk kitabı olan Bahar Karları, iki dost aile (Zengin Matsugae'ler ve soylu Ayakura'lar) üzerinden şekilleniyor. Marki Matsugae'nin oğlu Kiyoaki, çocukluğunda Kont Ayakura'dan soyluluğun gereklerine dair dersler almış, bu derslere Kont'un kızı Satoko da katılmıştır. İlkgençlik çağına gelen iki genç birbirlerine aşık olur fakat Kiyoaki -afedersiniz- gıcığın önde gidenidir. Onun saçmalıkları yüzünden başına gelenleri, kendi hayatını ve Satoko'nunkini nasıl mahvettiğini okuruz roman boyunca.
Yazarın anlatımına, romanın sürükleyiciliğine, Japon gelenekleri ve yaşam tarzına dair tasvirlerine ancak şahane diyebilirim. Ama nedense bende devamını okumak için bir istek uyandırmadı bu kitap. En azından yakın zamanda okumayacağımı düşündüğüm için dörtlemenin diğer kitapları: Kaçak Atlar, Şafak Tapınağı ve Meleğin Çürüyüşü'nün konularına da bir göz attım. Her biri başlı başına bir roman niteliğinde denebilir, -sürprizbozan***- her kitap yeni bir hayatı anlattığı için sırasız da okunabilir sanıyorum.
İsimleri beni büyülüyor, Mişima'nın benzersiz dörtleme fikri çok ilginç, yine de diğerleri biraz bekleyecek, en azından Kiyoaki'nin sinir bozucu hallerini unutana kadar...
Kitap hakkında daha uzun ve güzel bir yazı için
sevgili Eren'in bloguna buyrunuz.