Yayın Evi: Kolektif Kitap
Basım Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 163
Bu sevimli kitap, Alfred Hitchcock ve Agatha Christie çocukken karşılaşıp çeşitli maceralara atılsalardı nasıl olurdu düşüncesiyle yazılmış sekiz kitaplık serinin ilk romanı. Türkçe'de diğerleri Gümüş Para ve Sihirli Kutu olmak üzere üç kitap yayınlanmış, yeterli ilgiyi görememiş olmalı ki çevirmeye devam etmemişler.
Sakar ve yaramaz Alfred, mahalle komşularına verdiği zararlar sebebiyle, babası tarafından polise teslim edilir. Küçük oğlana uyarı mahiyetinde bir gece nezarette kalmasına karar verilince, gözaltına alınmış biriyle tanışır ve adam ona bir adres vererek, dışarı çıktığında Agatha'yı bulmasını ve kendisine yardım etmelerini ister. Şık malikanesinin bahçesinde köpeğiyle oynayan Agatha, Alfred'in anlattıklarından çok meraklanır ve iki çocuk Bayan Elster'in on altın kuşunu çalmakla suçlanan adamı kurtarmak için kolları sıvarlar..
Hitchcock hakkında meşhur kuşlarının haricinde bir bilgim olmadığı için kitaptaki çocukluğu ne kadar gerçekle uyumlu bilemem ama Agatha'nın hayatına, kitaplarına dair fazla bir done bulunmadığını söyleyebilirim. Çok sevdiği aile evleri ve köpeğine düşkünlüğü var sadece. Tabi bir de dedektiflik heyecanları. Çocuklara Alfred ve Agatha'yı tanıtmak için hoş olabilir. Fakat gerçekten iyi yazılmış bazı çocuk kitaplarında olduğu gibi, büyükleri de etkisi altına alabilecek bir yanı yok. Sanırım bu sebeple diğer iki kitabı okumak gibi bir düşüncem de yok şimdilik.
31 Mart 2017 Cuma
26 Mart 2017 Pazar
AŞK TÜM ZAMANLARIN İÇİNDEN GEÇER (Yakut Kırmızı, Safir Mavi, Zümrüt Yeşil) Kerstin Gier
Yayın Evi: Pegasus Yayınları
Basım Yılı: 2013
Sayfa Sayısı: 349
Londra'da sıradan bir lise öğrencisi olan Gwendolyn, annesi ve kardeşleriyle beraber anneannesinin evinde yaşamaktadır. Evde ayrıca teyzesi ve belli bir günde doğduğu için 'zaman yolculuğu geni' taşıdığına inanılarak yetiştirilen kuzeni Charlotte da vardır. Gwendolyn'in hiç beklemediği bir anda geçmişe gidip gelmesiyle aslında beklenen kişinin o olduğu anlaşılır ve genç kızın hayatı baştan aşağı değişir, altüst olur..
Üç kitaptan oluşan Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer serisi orijinal kapaklarıyla ciltli olarak basılmış ve cazibesine karşı koymak gerçekten zor. Hoş bir hikaye olduğunu duymuştum, okuyayım ve sonra da şahane görünümleriyle kütüphanemde dursunlar istedim.
Tahmin ettiğimden daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. Genç yetişkin tabir edilen türe uygun şekilde, başrolde ilkgençlik çağında bir kız ve oğlan var ama belli bir kalite seviyesini koruyor. Yazarın Gwendolyn'in içine yuvarlandığı yeni dünyaya alışma sürecindeki çabalarını ve ailesiyle ilişkilerini anlatışı kitaba derinlik katmış diye düşünüyorum.
Hoşça vakit geçirmek, kafa dağıtmak için okunabilir, zevkli bir kitap. Bir çırpıda bitirdikten sonra filmini izledim, o da gayet hoştu.
21 Mart 2017 Salı
ALBERT CAMUS'DAN RUHA DOKUNAN DÜŞÜNCELER Haz. Ömer Sevinçgül
Basım Yılı: 2006
Sayfa Sayısı: 190
Kalpten ziyade zihne hitap eden, çok yalın, temiz ama zekasının derinleştirdiği bir kalemi var Camus'un. Veba, Yabancı ve Yaz'ı okumuştum (ne az!). Ruha Dokunan Düşünceler'in (benim için) dördüncü kitabını bitirdiğimde yine diğer derlemelerde olduğu gibi, Camus'dan daha fazla esere vakıf olmalıyım düşüncesine kapıldım.
Kalpten ziyade zihne hitap eden, çok yalın, temiz ama zekasının derinleştirdiği bir kalemi var Camus'un. Veba, Yabancı ve Yaz'ı okumuştum (ne az!). Ruha Dokunan Düşünceler'in (benim için) dördüncü kitabını bitirdiğimde yine diğer derlemelerde olduğu gibi, Camus'dan daha fazla esere vakıf olmalıyım düşüncesine kapıldım.
Sanat, benim için tek başına tadı çıkarılan bir şey değildir. Sanat bence, en büyük sayıda insanı, ortak acılar ve sevinçlerle coşturacak görüntüleri, biçimleri bulmaktır. Demek ki sanat, sanatçıyı insanlardan ayrılmamaya zorlar; onu, en gündelik ve en evrensel gerçeğe bağlar. Ve çok kez, kendilerini başkalarından ayrı gördükleri için, sanatı seçenler kısa bir zaman sonra anlarlar ki, sanatlarını ve başkalıklarını ancak herkesle benzerliklerini ortaya koyarak gösterebilirler. [sf 54]
Her yazarın, ister istemez, kendini anlattığı ve kitaplarında yalnız kendisi olduğu düşüncesi bize romantizmin bıraktığı çocukça inançlardan biridir. Tam tersine, bir sanatçının ilkin başkalarıyla, yaşadığı çağla ve çevresindeki insanlarla ilgilenmesi hiç de olmayacak bir şey değildir. Kendini ortaya koyduğu olsa bile, gerçekten ne olduğunu söylemesi binde bir görülecek şeylerdendir. Bir insanın eserleri, çoğu kez onun özlediği, heveslendiği şeylerin öyküsüdür. [sf 60]
Bir yazarın, kitabı hakkındaki kaygılarından söz etmesi gerekmez. Ona cevap vermek çok kolay olabilirdi: 'Kim yazmaya zorluyor sizi? Eğer böylesine sürekli bir sıkıntıysa, neden buna katlanıyorsunuz?' [sf 85]
Başkalarının hayatına duyulan özlem. Dışarıdan bakınca, başkalarının hayatı bir bütün oluşturur. Oysa içten bakıldığında kendi hayatımız dağılmış gibi durur. Yine bir bütünlük yanılsamasının peşinde koşuyoruz. [sf 175]
20 Mart 2017 Pazartesi
KAFKA'DAN RUHA DOKUNAN DÜŞÜNCELER Haz. Cem Küçük
Yayın Evi: Carpe Diem
Basım Yılı: 2006
Sayfa Sayısı: 170
Bir bütünün küçük bir parçasını, çok azını görüp yüceltmek, tamamını merak bile etmemek ne kadar yaygın bir davranış. Öyle bir popüler akım estiriyorlar ki yazarın etrafında, kitaplarını olur olmaz yerlerde görmekten, o baygın baygın paylaşımlardan fenalık geliyor.
Franz Kafka kuşkusuz çok iyi bir yazar ama benim yazarlarımdan biri değil. Buna rağmen kitabı okurken, Dönüşüm'ü ve biraz da mektupları haricinde diğer kült kitaplarını henüz okumamış olduğum için hayıflandım.
En çok seni seviyorum diyorum, ama gerçek sevgi bu değil sanırım, 'Sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla.' dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki... [sf 67]
İnsanlar iplerle birbirlerine bağlanmıştır. Birinin belindeki ip gevşeyip o kişinin bir boşluktan içeri ötekilerden daha aşağıları boylayışı kötü bir şeydir; ama işin en kötüsü, ipin kopup söz konusu kişinin boşluğa düşmesidir. Bu yüzden, insanın başkalarına tutunması gerekiyor. [sf 94]
Basım Yılı: 2006
Sayfa Sayısı: 170
Bir bütünün küçük bir parçasını, çok azını görüp yüceltmek, tamamını merak bile etmemek ne kadar yaygın bir davranış. Öyle bir popüler akım estiriyorlar ki yazarın etrafında, kitaplarını olur olmaz yerlerde görmekten, o baygın baygın paylaşımlardan fenalık geliyor.
Franz Kafka kuşkusuz çok iyi bir yazar ama benim yazarlarımdan biri değil. Buna rağmen kitabı okurken, Dönüşüm'ü ve biraz da mektupları haricinde diğer kült kitaplarını henüz okumamış olduğum için hayıflandım.
En çok seni seviyorum diyorum, ama gerçek sevgi bu değil sanırım, 'Sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla.' dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki... [sf 67]
İnsanlar iplerle birbirlerine bağlanmıştır. Birinin belindeki ip gevşeyip o kişinin bir boşluktan içeri ötekilerden daha aşağıları boylayışı kötü bir şeydir; ama işin en kötüsü, ipin kopup söz konusu kişinin boşluğa düşmesidir. Bu yüzden, insanın başkalarına tutunması gerekiyor. [sf 94]
17 Mart 2017 Cuma
GOETHE'DEN RUHA DOKUNAN DÜŞÜNCELER Haz. Ceren Baykal
Yayın Evi: Carpe Diem
Basım Yılı: 2006
Sayfa Sayısı: 188
Goethe'nin sözlerini okumak, kitaplarına dair az çok bilgi sahibi olmak için güzel bir kitap ama bölümlere ayrılmış alıntıların her bölüm sonunda hangi kitaba ait olduğu yazsaydı daha kullanışlı olurdu diye düşünüyorum. Sadece sonda genel bir kaynakça var.
İnsan çok gençken, bu tarz aforizma kitaplarına da pek bir meraklı oluyor, dört tane birden almıştım, Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri, Albert Camus, Goethe ve Franz Kafka. Bu tür tadımlık derlemeler yazarın eserlerine dair merak uyandırsa da, öncesi ve sonrası olmayan sözler bir süre sonra artık yeterli gelmeyebiliyor. Veya kitapların özünü peşpeşe okumak yoğunluk dolayısıyla bunaltabiliyor.
Yine de serideki Shakespeare'dan Ruha Dokunan Düşünceler neden kitaplığımda yok diye üzülmüyor değilim. Galiba bulacağım bir yerlerden.
Kalplerin geniş olduğu yerde ev dar gelmez. [sf 51]
İnsan nesneleri ne kadar uzun süre incelerse onlar hakkında genel bir şey söylemekten o kadar kaçınır. O şeyi bütün ayrıntılarıyla anlatmayı ya da susmayı tercih eder. [sf 69]
İnsanın düşünme fabrikası, bir ayağın bin tane ipi birden harekete geçirdiği, mekiğin bir sağa, bir sola fırladığı, iplerin görünmeden attığı ve bir hareketle binlerce düğümün atıldığı bir dokuma şaheseridir. [sf 122]
Evet, öyle dehşetli anlar vardır ki insan, hayatın kısalığını, katlanılmaz bir acıyı çok fazla hissetmemek için, en büyük nimet sayar. [sf 125]
Sahte olan şey, insanların onu bilinçli ya da bilinçsizce, sanki hakikiymiş gibi tekrarlamasıyla güçlenir. [sf 186]
3 Mart 2017 Cuma
PAUL AUSTER OKUMALARI [Mart 2017]
Senenin ikinci okumasını uzun zamandır kitaplarını merak ettiğim ama okumak için fırsat bulamadığım, sevgili arkadaşım thalassapolis in de çok sevdiği bir yazarla yapıyoruz.
Deniz'in önerisiyle seçtiklerim:
New York Üçlemesi
Leviathan
Yanılsamalar Kitabı
Diğer iki kitap ise;
Ay Sarayı
Kış Günlüğü
isimlerindeki şiir nedeniyle merak ettiklerimdi.
Paul Auster okumamıza katılmak isterseniz, blogunuzda buna benzer bir başlangıç yazısı ve ardından kitap yorumlarınızı yayınlayabilir veya instagramda bu görselle beraber #paulaustermart etiketini kullanabilir, fotoğraf ve yorumlarınızı bizi etiketleyerek paylaşabilirsiniz.
Keyifli okumalar!
*2010 yılından beri yaptığımız diğer okumalarımıza bakmak için Okuma Odası'na gidebilirsiniz.
Deniz'in önerisiyle seçtiklerim:
New York Üçlemesi
Leviathan
Yanılsamalar Kitabı
Diğer iki kitap ise;
Ay Sarayı
Kış Günlüğü
isimlerindeki şiir nedeniyle merak ettiklerimdi.
Paul Auster okumamıza katılmak isterseniz, blogunuzda buna benzer bir başlangıç yazısı ve ardından kitap yorumlarınızı yayınlayabilir veya instagramda bu görselle beraber #paulaustermart etiketini kullanabilir, fotoğraf ve yorumlarınızı bizi etiketleyerek paylaşabilirsiniz.
Keyifli okumalar!
*2010 yılından beri yaptığımız diğer okumalarımıza bakmak için Okuma Odası'na gidebilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)