Basım Yılı: 1967
Sayfa Sayısı: 207
Çok basit bir nedenle bir kitabı sevmeye başlayabiliyor insan. Tavuskuşu Cinayeti'ni ilk okuduğumda Mrs.Oliver'in dedektifçilik oynarken gittiği 'Ressamın Atölyesi'ndeki bohem tasvirler kitabı bir anda cazip kılmıştı benim için.. Sevmeye başlarken dedim, çünkü bu kitap için pek çok şey de ardından geliyor.
Hercule Poirot'un sevgili uşağı George, içeri girerek genç bir 'lady'nin geldiğini ve ünlü dedektifle işlemiş olabileceği bir cinayet hakkında konuşmak istediğini söyler. Kızın kafası karmakarışıktır ve olan biteni tam olarak hatırlamadığından endişelenmektedir. Poirot'yu gördüğünde onun çok yaşlı olduğunu düşünerek derdini anlatmaktan vazgeçer. Bu tavır, Hercule Poirot'yu hayli yaralar ama aynı zamanda küçük gri hücrelerini derinden çalıştıracağı çok garip bir durumla da karşı karşıya olduğunu farkeder..
Tavuskuşu Cinayeti -ya da yeni basım adıyla Üçüncü Kız- Hercule Poirot'nun kitabın başından sonuna yer aldığı, evindeki hayatını, uşağı George ve sekreteri Miss Felicity Lemon ile muhabbetlerini okuduğumuz nadir kitaplardan biri. Senede 3-4 kitap yazan (dönem dönem bu tempoya zorunlu olan) Agatha Christie, yayıncısı veya okuyuların ilgisini uyanık tutmak amacıyla Hercule Poirot'yu ülke ülke gezdirdiği, ulaşım araçlarında, en azından Londra'dan uzak köylerde cinayetler kurguladığı için sevgili dedektifimizin ev hallerini her zaman göremiyoruz.
Ve elbette, kitabın şahaneliğinde en büyük unsur Poirot'nun yakın arkadaşı polisiye romanlar yazarı Ariadne Oliver. Tavuskuşu Cinayeti'nin yazıldığı 60'lı yıllarda Christie'nin arkadaş çevresinin bir parça değişip gençleştiği, bunun neticesi olarak kitabında dönemin Londra'sının moda ve sanat anlayışına göndermelerini de Poirot ve Mrs. Oliver üzerinden yaptığı söylenebilir. Mrs.Oliver'in takma bukleleri ve bunların olur olmaz her yere saçılmaları, kadife yelekler, kırma yakalı süslü ceketler giyen, uzun yağlı saçlarıyla güzel delikanlılar ve kadın gibi giyinmesini bilmeyen pis görünümlü gençkızlar geçit resmi yaparak kitabı şenlendiriyor.
Noel Kekinin Gizemi kitabındaki hikayelerden biri olan Düş'te karşımıza çıkan psikiyatrist John Stillingfleet yine bu kitapta da yer alıyor.
-Sürprizbozan başlangıcı***
Tavuskuşu Cinayeti dendiğinde aklıma gelen ilk şey çilek reçeli. Hatta neden bilmiyorum David'in aslında ölmediğini ve üzerindekinin de kan değil çilek reçeli olduğunu hatırlıyordum bu son okumama kadar geçen süre zarfında. Mrs. Oliver hissiyatına kapıldım sanırım :) Halbuki bu pıhtılaşma süreciyle ilgili bir ipucuydu Poirot için.
Mrs. Oliver, ağır ağır 'Kız demin çok başkaydı.' diye mırıldandı. 'Bunu farkettiniz mi? Çok başkaydı. O deli gibi hali kalmamıştı.'-Sürprizbozan sonu***
Poirot, başını salladı. 'Artık o Ophelia değil, Iphigenia.'
Dışarıdaki gürültünün arttığını duydular. 'Onu-- David'i mi götürüyorlar?' Mrs. Oliver'in sesi titriyordu. Sonra ani bir merhametle ilave etti. 'Zavallı Tavuskuşu.'
Poirot, soğuk soğuk 'O, hoşa gidecek bir insan değildi.' diye cevap verdi.
Mrs. Oliver, mırıldandı. 'Pek güzeldi... Sonra-- çok da gençti.'
'Bu da kadınlar için kâfi tabii.' [sf 185]
Agatha Christie'nin en güzel, en 'dolu' kitaplarından biri Tavuskuşu Cinayeti. Hem komik ve hüzünlü, hem de merak uyandırıcı bir akışa sahip. Deniz'in bu güzel yazısında bahsettiği gibi, Poirot ile Oliver arasında geçen çok tatlı diyaloglar var. Hani böyle çok yetenekli iki oyuncu sahnede karşı karşıya gelir ve aralarında şahane kıvrak, zekice pırıldayan, eğlenceli, tadına doyulmaz bir oyun döner ya, aynen öyle bir şey.
Merak uyandirici bir kitap, gorsel de cok yakismis, fincanin uzerine buhar mi ekledin?:)
YanıtlaSilGerçekten çok güzel bir kitap Eren'cim, çok teşekkürler güzel yorumun için.
Silİnsan yazdığı yazıları arada okumalı unutabiliyor ne yazdığını ne derler bilirsin Verba volant, scripta manent söz uçar yazı kalır
YanıtlaSilNe hoş bir romandı gerçekten Poirot'ya çok gülmüştüm. Miss Oliver'ın gençlerin arasına karıştığı onları betimlediği bölümler çok hoştu. Bugün benim için çok keyifli bir sürü yazını okuyorum
Senin yazını okuyup okuyup güldüm, bu yazıyı hazırlarken. :))
SilAynen dediğin gibi canım, bazen Gece Kütüphanesi'nde de gezinip eski yazılara bakıyorum, kendi sevdiğim yerleri yazmış olduğum ve sonra bir kısmını unuttuğum için de tekrar okuyunca mutlu oluyorum, her ne kadar cümlelerimi beğenmesem, çok daha iyisi yazılabilirdi desem de içerikten kurtarıyor. ^.^
Paneli açıp önce bir sürü yorum olduğunu, sonra hepsinin senden geldiğini görmek çok güzeldi canım, şimdi de tek tek cevaplarken şahane hissediyorum. Teşekkür ederim en kocamanından. ♥
Ben de senin cevaplarını okumayı çok seviyorum çok mutluyum şu an :)
Sil