Basım Yılı: Mart 2020
Sayfa Sayısı: 51
İş Bankası'nın Türk Edebiyatı Klasikleri serisiyle sevgi-nefret ilişkim var. Okurken, modern dile çevrildiği için kimbilir ne güzel kelimeleri kaçırıyorum diye huzursuz oluyorum. Çeviri hakikaten doğru bir kelime olabilir, bir eserin tercümesi ne olsa onun yerini tutmaz.
Hanımlara Mahsus Gazete'de 1899-1900 yıllarında tefrika edilmiş bu roman kızkardeşler ve arkadaşlar arasında gidip gelen, evlilik, aşk, kadının aile ve toplumdaki yeri gibi konulardan bahseden mektuplardan oluşuyor.
Fatma Aliye'nin Levâyih-i Hayat kitabının bu baskısını okuduktan sonra Turkuvaz Kitap'tan çıkan latin harfleriyle orijinal metni de edindim, içim rahat etti. Her sayfanın altına artık sık kullanılmayan kelimelerin mânâlarını da ekleyerek güzel bir iş çıkarmışlar.
Takdire layık bir kocanın kıymetini bilmemek ne kadar alçaklıksa, rezalet ve zevke dalıp, âlemin maskarası olacak hallerde bulunan değersiz ve itibarsız kimseleri sevmek de kendi gönlünü rezil etmekten başka nedir? Bence saygı layık olan, sevgiye layıktır. İnsan saygıyla yıkılacak şeyler ise rezillikler ve suçlar değildir.
Sen nasıl insan sevmek ve sevilmeksizin yaşayamaz diyorsan ben de bir insanı sevmek için ilk önce takdir edebilmek gerekir diyorum. [sf 29]
Orijinal:
Layık-ı takdir olan bir zevcin kıymetini bilmemek ne kadar denaet ise rezalet ve sefahatte puyan olup âlemin mucib-i hande ve istihzası olacak halette bulunan değersiz, itibarsız kimseleri sevmek de kendi gönlünü terzil etmekten başka nedir? Bence şayan-ı hürmet olan şayan-ı muhabbettir. İnsanı hürmete layık kılacak şeylerse rezail ve hatiat değildir.
Sen nasıl insan sevmek ve sevilmeksizin yaşayamaz diyorsan, ben de bir insanı sevmek için evvelce takdir edebilmek lazımdır diyorum. [Turkuvaz Kitap, sf 54-55]
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.