Basım Yılı: 1997
Sayfa Sayısı: 277
Buket Uzuner'in alıp okuduğum son kitabı Selin ve Cem'le Yolculuklar, 2004 yılında basılmış. O zamandan beri yazdıkları hiç ilgimi çekmese de kendisinin ilk romanı ve okuduğum ilk romanı olan İki Yeşil Susamuru'nun yeri bende ayrıdır. Öyle ilginç gelmiş ve beğenmiştim ki, defalarca dönüp dönüp okumuştum diye hatırlıyorum, 15 yaşındaydım ve Nilsu ile birebir olmasa da benzer problemlerimiz vardı, herhalde o sebeple bu kadar bağ kurmuş ve sevmiş olmalıyım.
Bu kitaptan önce ise meşhur Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları, Megavizyon'un sağını solunu kurcalarken karşıma çıkmış, onu da bir çırpıda okumuş, klasik bir ergen tavrıyla gözlerimi kocaman açıp hayran olmuştum. :) Fakat sanırım diğer kitaplarını da edinip ciddi şekilde külliyatını kurmama sebep İki Yeşil Su Samuru'ydu.
20'li yaşlarıma geldiğimde ise artık özentili tavırlarla hava atıp modernlik ve bilmişlik taslamalara tahammülüm kalmamış ve bilgiyi, tecrübeyi hazmetmiş, edebi açıdan yetkin, mütevazı bir tavır içindeki yazarlara kıymet vermeye başlamış olacağım ki bir daha okumadım.
Şimdi İki Yeşil Su Samuru'nu okusam ne düşünürüm merak ediyorum aslında, kitaplarının bir çoğunu elden çıkardım ama seyahat kitapları ile bu kitap ve sanırım Balık İzlerinin Sesi, bir de Gümüş Yaz Gümüş Kız duruyor. Tekrar okursam bu yazıyı da yenilerim, şimdilik son olarak yine 2004 yılında okuduğumda aldığım notları ekleyeceğim.
📖📖📖
*İlk defa roman yazan kişide eteğindeki bütün taşları dökme kaygısı olur, bu kitapta da mevcut. Bir taraftan da insanın ilk romanı galiba en çok kendisini anlatan kitabı oluyor. Alışkanlıkları, hayat tarzı ve bir çok subjektif öğe ister istemez yazdıklarına sızıyor. Bu otobiyografik parçalar haricinde Buket Uzuner'in gizliden gizliye okuyucuya ulaştırmak istediği gündelik mesajları da mevcut.
*Romanın ortalarında yolları kesişen iki başkarakter Nilsu ve Teoman… Güçlü yan karakterler: Selen, Mike, Cahide hanım ve Nilsu'nun babası.
*Kitabın bir yerinde Teoman‘ın çocukken okuduğu kitaplara bambaşka sonlar yazdığından bahsediliyor. Bu postmodernizm mi çocuksuluk mu diyelim bilmediğim durum İki Yeşil Su Samuru'na uygulanmış. Buket hanım oturmuş, bütün karakterleri altüst eden, romanın gerçekçiliğini sarsan, okuyucunun da kafasını karıştıran, adeta ayrı bir son bölüm yazmış. Gerçekliği mi sorguluyor? Hiçbir şey göründüğü gibi değildir mi diyor?
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.