Basım Yılı: 2013
Sayfa Sayısı: 206
Kitabın bitirdiğimde son sayfasına yazmışım:
'İlk bölüm bir peri masalı gibi ama daha çok ikinci bölümü sevdim. Çünkü kitaptan bir karakter seçecek olsaydım bu Odile değil, İsabelle olurdu.'
Romantik bir genç olan Philippe'in kadın imgesini şekillendiren okuduğu kitaplardan birinde, emrindeki askerlerin hayranlıkla karışık bir aşk duydukları genç bir kraliçedir. Philippe, böyle gözünde büyütebileceği bir kadını ararken gelip geçici ilişkiler yaşar ve sonunda Odile ile tanışır. Bu havai, gizemli ve güzel kadınla ailesinin pek onaylamamasına karşın evlenir. Evliliklerinin ilk heyecanları geçtikten sonra Philippe, karısının bir şeyler gizlediğini, yeterince açık olmadığını düşünerek kendisini kıskançlığın cehennemî azaplarına kaptırır. Onun yaşadığı duygusal işkence Odile'in daha da uzaklaşmasında etkili olur. Sosyete davetlerinden, gece gezmelerinden büyük zevk alan genç kadın, bu esnada başka bir adama aşık olur ve boşanarak onunla evlenir. Odile, yeni evliliğinde beklediği sevgiyi ve özeni göstermeyen, kaba bir adam olan kocası François'ın sebep olduğu hayalkırıklığı sonucu intihar eder.
Philippe, eski karısının mutsuz evliliğini ve trajik sonunu uzaktan uzağa takip etmiş, hâlâ sevdiği kadının ölümüyle bunalıma girmişken, kuzeni Renee vasıtasıyla tanıştığı, bu süreçte yanında olup, kendisine iyi gelen İsabelle ile evlenir. İsabelle, Odile'den çok farklı, aklı başında bir kadındır ve Philippe'i gerçekten sevmektedir. Odile'in kendisine yaşattığı dengesiz aşk ilişkisini, Philippe de yeni karısıyla yaşar. Onun üzerine titremesi kalbinin soğumasına neden olur, ilgilenmesi rahatsız eder. Nihayetinde, İsabelle'in ellerinden kayıp gider..
Aslında romandaki tüm karakterlerin de ayrı ayrı sinir olunacak yanları ve acınacak tarafları var. Duygu ve düşünceleriyle öyle gerçek gibiler ki..
Andre Maurois'ın, bu kitap üzerinden 'Her ilişki, farklı bir iklimi yaşatır. Aynı adamın/kadının iki farklı kişiyle yaşadığı birbirine benzemezken, roller de değişebilir. Buna karşılık ilişkilerdeki ezeli hatalar hiç değişmez. Kuralına göre oynamazsan, ya da bunu bir oyun gibi görmezsen oyundışı kalırsın.' dediğini söylemek yanlış olmaz sanırım.
İklimler, gerçekten çok katmanlı, nefis bir roman, tam bir klasik. Helikopter Yayınları'nın bastığı kitabın sayfa uçlarının birleştiği yerin (bir adı var mı bu kısmın bilmiyorum-bulamadım) kırmızı renkte olması da ayrı bir güzellik vermiş. Okumakta benim kadar geç kalmayın derim.
Biz gerçek olduğuna inandıktan sonra, aldığımız haz yalancı olmuş, olmamış ne çıkar... [sf 36]
Belki de insanları en çok bölen şey, kimilerinin herşeyden önce geçmişte, kimilerinin de yalnız içinde bulundukları dakikada yaşamalarıdır. [sf 39]
Odile varken, kendisini ne çok seversem seveyim, beni kendisinden uzaklaştıran kusurları vardı; Odile gitmişti, gene bir tanrıça oluyordu; kendisinde bulunmayan erdemlerle süslüyordum onu, onu en sonunda ölümsüz Odile düşüncesine göre biçimlendirdikten sonra, şövalyesi olabilirdim. Nişanlılığımız sırasında, yüzeysel bir tanımanın, biçimleri değiştiren aşkın yaptığını şimdi de unutuşla uzaklık yapıyordu ve ben, beni aldatan, uzak Odile'i yakın bir sevgi dolu Odile'den daha çok seviyordum. [sf 98]
Bana hepsinden daha korkunç gelen şey, bir gün hiç kuşkusuz acımın da öleceği. [sf 109]
Çok güzel anlar hüzünlüdür her zaman. Geçici olduklarını duyar insan, durdurmak ister, bir şey gelmez elinden. [sf 201]
Bu kitabı ben de okumuştum, çok hoş, araya kattığın görsel ve isimler de çok hoş olmuş:)
YanıtlaSilEren'cim hangi kitabı nereden listeme eklediğimi bazen hatırlayamıyorum, o sebeple yazı içinde yok ama sanırım nette biraz araştırdıktan sonra senin de yazını okuduğumda emin olmuştum almaktan, teşekkür ederim.
Sil