Basım Yılı: 2010
Sayfa Sayısı: 288
Polisiye Okumaları'mız için seçtiğim iki yeni-tam basım Christie'den biri Esrarengiz Sanık'tı. Daha önce defalarca okuduğum ve çok sevdiğim bu kitap üzerine Poirot Haftası'nda uzun denilebilecek bir yazı yazmıştım.
Kitabın konusu ve ne düşündüğümle ilgili önceki yazıda yeterince ayrıntı var, fakat şunu ekleyebilirim ki, Esrarengiz Sanık'ı ilk okuduğumda, birkaç sayfanın ardından durup kitabı kapatmış ve bir süre heyecanımın geçmesini beklemiştim. Hani olağanüstü güzellikte bir şeyle karşılaştığınızda, kalbinizi sarsan o etkinin geçmesi için derin bir nefes almanız gerekir ya, öyle bir andı..
Agatha Christie'nin bu romanı çeviri ve isim açısından biraz şanssız diyebiliriz. Zehirli Miras, Ölüme Doğru, Koltuktaki Ölü, Morfin ve en nihayet Esrarengiz Sanık olarak yayınlanmış şimdiye kadar. Çeviri eksiklerine gelince Koltuktaki Ölü'nün 181 sayfa, Esrarengiz Sanık'ın ise 288 sayfa olduğunu söylersek sanırım durum daha net anlaşılır.
Koltuktaki Ölü, diğer yazıda da belirttiğim gibi benim en çok yakıştırdığım isim. Fakat Esrarengiz Sanık'ı da alıp okuduğuma çok memnunum, hem eksik sayfaları açısından, hem de orijinalinde bulunan elle yazılmış imzasız mektup, morfin etiketi parçası gibi yazı ve çizimleri bu basımda görmek çok hoşuma gitti. Ayrıca Onikinci Gece'den alınmış dizeler ilk sayfada aynen duruyordu. Çevirmen Çiğdem Öztekin'in de giderek Agatha Christie tarzına daha aşina olduğu görülüyor. İlk çevirilerindeki donuk ifadeler azalmaya başlamış ki Esrarengiz Sanık bu yönüyle de (önceki çeviriyi adeta ezberlemiş biri olan) beni hiç rahatsız etmedi.
Bu defa kitabı okuduktan sonra, daha fazla beklemeyip filmini de izledim. Elinor ve Peter, tam hayalimdeki gibiydi. Bilhassa Elizabeth Dermot Walsh'ın duygu geçişleri şahaneydi. Hunterbury Köşkü ve olayın geçtiği köyün tarihi dokusu, Poirot'nun soruşturmalarını gizlediği çay davetleri v.b. ayrıntılar da kitabın ruhuna uygun düşüyordu. Bazı Christie uyarlamalarında olduğu gibi büyük değişiklikler olmaması da mutluluk vericiydi bana göre. Kitabı okumamış birinin bile zevk alacağı, güzel, kaliteli bir filmdi diyebilirim.
Aynı kitabın bu kadar keyfi çevirleri olmasına şaşırdım, 188 sayfa ve 288 sayfa arasındaki farkı tahmin edemiyorum bile! Bu arada filmini araştırıp izlemek istedim, paylaştığın için teşekkürler, sevgiler:)
YanıtlaSilDaha önce bu kitapların bazıları tefrika edilmek üzere çevrilmiş Eren'cim. Gönül Suveren bu çevirileri yaparken mecburen bazı kısımları kesmiş. Sonradan aynı şekilde kitaplaştırılmış v.s. Ama dediğin gibi bu kitapta baya bir eksik vardı.
SilFilmin linki var yazıda, rica ederim =) Yorumun için teşekkürler.
En kısa zamanda bu yeni baskıyı alıp okumak ve tadına varmak lazım. Çok şükür yavaş da olsa eski baskılar yenileniyor. Gerçi eski kitapların da yeri bir başka. Elinor'u gerçekten özlemişim... Sevgiler
YanıtlaSilEvet canım, 100 küsur sayfa eksik olduğuna inanamıyor insan. :) İyi ki yeniden çevriliyor ve basılıyor. Son kitaplarda daha da özen var gibi.
SilKoltuktaki Ölü, Beş Küçük Domuz, Geceyarısı Cinayeti, Şahidin Gözleri.. Bunlara olan sevgimi seninle paylaşabildiğim için çok mutluyum =)