Basım Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 197
Geçtiğimiz Mart ayında bir Paul Auster Okuması yapmıştık. Uzun zamandır kitaplarını görüp merak ettiğim ama bir türlü okuma fırsatı bulamadığım Paul Auster sevgili Deniz'in en sevdiği yazarlardan biriydi. Hal böyle olunca ondan favorilerini rica ettim, üç kitap önerdi bana, Kış Günlüğü ve Ay Sarayı'nı da bunlara eklemiştim.
Auster'ın olgunluk döneminde, bir çeşit otobiyografik roman niteliğinde yazdığı Kış Günlüğü ilk kitabımdı ama bunun daha sonraki roman okumalarım üzerindeki etkisini tam olarak tahmin edememişim. Bir yazarın kurgu eserlerini okumadan önce hayatına dair yazdıklarını okumamak gerektiğini düşünüyordum ama Paul Auster'ın hayatı ve romanlarının birbirine bu kadar yakın olduğunu bilmiyordum. Maalesef ardından okuduğum dört romanda da yazarı karakterlerden birinde yoğun olarak, diğer karakterlerde de parça parça görür gibi oldum. Zaten Auster da bunu (okuduğum) romanlarında gayet açık bir şekilde yapıyordu, seçtiği karakterin adı, mesleği, yazış tarzı v.s. bu benim diye neredeyse bağırıyor diyebilirim.
Kış Günlüğü, gerçekten emek verilerek yazılmış, içten, samimi ve edebi açıdan kuvvetli bir hatıra kitabı. Paul Auster hayatına dair önemsediği herşeyi bir roman güzelliğinde yazmış. Yanlış zamanlamamın haricinde çok beğenerek okuduğum bir kitaptı.
Hepimiz
kendimize yabancıyız, kim olduğumuzla ilgili algılarımız ise yalnızca
başkalarının gözlerinin içinde yaşadığımız kadarıyla var. [sf 142]
Ben de şu 2 günde okudum bitirdim, çok etkilendim açıkçası, eline sağlık Biblio'cum, sevgiler:)
YanıtlaSilBeğenmene sevindim Eren'cim, sevgiler ☺️
Sil