Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Basım Yılı: 2016
Sayfa Sayısı: 138
Sicilya Kralı Leontes, kendisini ziyaret eden dostu Bohemya Kralı Polixenes'in yanında biraz daha kalmasını ister ve karısı Hermione'den misafirini ikna etmesini rica eder. Hermione bu görevi yerine getirdiğinde Leontes, ikisi arasında gizli bir ilişki yaşandığı şüphesine kapılır. Polixenes'i öldürtmeye karar vererek onu zehirlemesi için lord Camillo'ya emir verir. Fakat Camillo durumu suçsuz olduğunu düşündüğü Polixenes'e anlatınca, birlikte Bohemya'ya kaçarlar.
Leontes, hamile olan karısı Hermione'nin çocuğunun babasının da Polixenes olduğunu düşünerek, onu zindana attırır. Karısının suçsuz olduğunu haber veren kahinlerin sözlerine de aldırmadan Hermione'in zindanda dünyaya getirdiği bebeğin öldürülmesini emreder, bu görevi verdiği lord Antigonus, bebeği ormana bırakıp kaçmak zorunda kalır. Bu esnada annesinin suçlanmasına dayanamayan Leontes'in büyük oğlu Mamillius hastalanır ve ölür. Onun öldüğünü duyan Hermione'nin de zindanda öldüğü haberi gelir. Leontes oğlu ve karısını birbiri ardına kaybedince, büyük bir hata yaptığını anlar ama artık çok geçtir..
Cymbeline ve Kış Masalı'nı peşpeşe okuyunca benzerliği farketmemek ve karısının sadakati üzerine iddiaya giren Posthumus ile anlamsız bir kıskançlığa kapılarak etrafındaki herkesi mahveden Leontes'e bir hayli kızmamak mümkün değil. Shakespeare'ın Othello'sunun yakın dostları olabilecek bu adamların bir Iago'ya bile ihtiyaç duymadan kendi hayatlarını adeta bir cehenneme çevirmeleri hayrete şayan görünüyor.
Genel olarak, Kış Masalı'nı zevkle okudum ve beğendim diyebilirim ama kitabın son bölümünde, çok bariz bir sınıf ayrımı var. Shakespeare'ın oyunlarında görülen ilk ayrımcılık değil bu elbette, dönemin modası, sarayın yaptırımı böyle, bunu biliyoruz ama nedense bu kitaptaki aşırı vurgu çok rahatsız ediciydi.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.