22 Ağustos 2019 Perşembe

ÖRÜMCEK AĞI Agatha Christie

Yayın Evi: Altın Kitaplar
Basım Yılı: 2018
Sayfa Sayısı: 192

Tüm hikayenin tek bir mekanda; Clarissa Hailsham-Brown'un oturma odasında geçtiği Örümcek Ağı, sahnelenmesi düşünülerek yazılmış, diğerlerine nispeten kısa bir Agatha Christie romanı.

Taşrada oturan bir diplomatın eşi olan Clarissa, hayal gücü kuvvetli, neşeli, şakacı bir genç kadındır. Bir akşam oturma odasına girdiğinde kurgulayarak eğlendiği o çılgın varsayımlarından birinin gerçek olduğunu, odada, kanepenin arkasında bir cesedin yatmakta olduğunu farkeder. Kocası Henry'nin eski karısı Miranda'nın kocası Oliver'dir bu ve Henry'nin küçük kızı Pippa onu alıp götürmeye gelen üvey babasını öldürdüğünü söyler. Henry, kısa süre sonra çok önemli bir politikacıyla beraber eve gelecektir ve o akşam polisin etrafta olması en son isteyeceği şeydir. Herşeyi yoluna sokmak ve üvey kızını korumak isteyen genç kadın evlerinde misafir olan eski arkadaşlarını yardıma çağırarak ölüyü yakınlardaki bir ormana götürmelerini ister. O esnada kapı çalınır. Cinayet ihbarı üzerine gelmiş olan müfettişin sahneye girmesi tüm planlarını altüst edecektir..

Clarissa'nın şakaları ve şirin, sevgi dolu üvey anneliği ile renklenen kitabın bir çırpıda okunduğunu söyleyebilirim. Kütüphaneye açılan gizli bir geçit, görünmez çekmeceleri olan bir masa, elinde tırmığıyla daima bir yerleri kazan bahçıvan Bayan Peake de hikayenin güzel ayrıntılarından. Agatha Christie'nin nefes kesici kurgularından değil belki ama yine de yazarın tarzını hissetmek mutluluk veriyor.

21 Ağustos 2019 Çarşamba

ROGER ACKROYD CİNAYETİ Agatha Christie

Yayın Evi: Altın Kitaplar 
Basım Yılı: 2018
Sayfa Sayısı: 303

'Shakespeare'in de içtenlikle kabul ettiği gibi, fikir her yerden gelebilir. Önemli olan o fikirle ne yapıldığıdır. Yalnızca Agatha Christie, böyle* bir fikirden Roger Ackroyd Cinayeti gibi bir roman oluşturabilirdi, konsepti ancak o bu denli iyi kavrayabilir, bir temele oturtabilir ve etrafına bu denli basit ve yalın güzellikle bir kurgu inşa edebilirdi.' Sonsöz'den, Laura Thompson

Hercule Poirot kim olduğunu gizlediği, sessiz, sakin bir emeklilik hayatı yaşamaya karar vererek King's Abbot köyünde bir ev alır ve bahçesinde sakız kabakları yetiştirmeye başlar. Kısa süre sonra köy sakinlerinden biri, zengin ve cimri bir adam olan Roger Ackroyd evinde bıçaklanmış olarak bulunur. O gece evin etrafında görülen bir yabancının yanısıra Ackroyd'un dul yengesi, yiğeni Flora, evlatlığı Ralph, evde misafir olan binbaşı Hector Blunt, yaşlı adamın sekreteri, uşak ve hizmetçiler olarak zanlılar listesi uzayıp gitmektedir. Poirot'nun komşusu doktor James Sheppard olayları bize anlatırken aynı zamanda Hastings rolünü de üstlenir ve cinayeti araştırmaya başlarlar..

Kilitli oda polisiyelerinin en ünlülerinden biri, Agatha Christie'nin hayatının son derece sancılı bir döneminde, bütün ustalığıyla yazdığı, keskin zekasını en iyi yansıtan kitaplarından, Roger Ackroyd Cinayeti geçtiğimiz sene Altın Kitaplar tarafından tam metin olarak basıldı. Esasen daha önce Metis Yayınları'nın o güzel, kapakta başlayan romanları içinde Pınar Kür çevirisiyle mevcuttu ve eksiksiz bir basımdı ama Altın Kitaplar nedense yazarın Türkçe'ye henüz çevrilmemiş kitapları yerine bir şekilde eksik/tam metnine ulaşabildiğimiz kitapları yenilemeye daha çok eğilim gösteriyor. Bu vesileyle tekrar okumuş oldum.

Bu kitap, bilmecesinin mükemmelliği ile beraber, Hercule Poirot romanı olmasına rağmen ilk beş Christie'mden biri değil ama bu tamamen subjektif bir tercih. Roger Ackroyd Cinayeti, yazarın en çok takdir edilen ve hayranlık duyulan polisiye romanı olma vasfını karşıladığı ve türün en iyi yazılmış örneklerinden biri olduğu için muhakkak okunması gereken bir eser diye düşünüyorum. 

*cümlenin bu kısmında romanın ana fikri ve katilin kim olduğu yazdığı için kısaltarak aldım.


'Bu duvarların dili olsaydı da...' diye mırıldandım. 

Poirot başını salladı. 'Dilleri olması yetmez. Gözleri ve kulakları da olması gerek. Fakat...' Eliyle kütüphaneye vurdu. '... eşyaların daima dilsiz olduklarını da sanmayın. Onlar bazen benimle konuşurlar. Sandalyeler, masalar... bana bazı haberler verirler.' [sf 106]

Gerçek ne kadar çirkin olursa olsun, onu arayanlar için her zaman ilginç, heyecan verici ve güzeldir. [sf 161]

Kadınlar, muhteşemler! Hiç olmadık şeyler uydururlar ve mucizevi şekilde haklı çıkarlar. Aslında o kadar basit değil tabi. Kadınlar, bilincine varmaksızın milyonlarca küçük ayrıntıyı görür, gözlemler, bunları yine bilinçaltında bir araya getirirler. Vardıkları sonucu da önsezi olarak adlandırırlar. [sf 163]

Bir erkeğe söyledikleriniz için hiçbir zaman üzülmeyin. Onlar kendilerini o kadar beğenirler ki, söylediklerinizi üzerlerine kondurmazlar bile. [sf 262]

7 Ağustos 2019 Çarşamba

MORTİNA Barbara Cantini [3 Kitap]

Yayın Evi: Çınar Yayınları
Basım Yılı: 2018-2019
Sayfa Sayısı: 48

Mortina, sevgili Güngör hikayesinde yayınladığında farkettiğim, İtalyan illüstratör Barbara Cantini'nin yazıp resimlediği çok şeker bir çocuk kitabı serisinin baş karakteri ve teyzesi Ruhiye'nin yanında,
kasabadan pek de fazla uzak olmayan Çürükoğlu Villası'nda yaşıyor.

Mortina'nın kireç beyazı bir teni, mosmor göz halkaları var ve istediği zaman vücudunu parçalara ayırıp dikebiliyor çünkü o minik bir zombi! Küçük kız, evde, bahçede ve ormanda dolaşıp oynamayı çok sevse de kasabadaki çocuklarla da arkadaş olmak istiyor ama Ruhiye teyzesi insanların korkup onları evlerinden etmemesi için dikkat çekmemeleri gerektiğini söylüyor ve bunu ona yasaklıyor.

İlk kitapta yaklaşan Cadılar Bayramı'nın, Mortina için çocukların arasına katılabileceği bir fırsata dönüşmesinin hikayesini okuyoruz. İkinci kitap; Mortina: Gıcık Kuzen'de, Ruhiye teyze 'bir tür botanik döneminden geçiyor' ve Yanlış Tanınmış Bitkilerin Bakımı adlı bir kitaptan faydalanarak Geveze Sarmaşık bitkisini büyütmeye çalışıyor, işler ters gidince Mortina'nın kuzeni, huysuz Gilbert eve davet ediliyor ve ardından birer davetiye aldıklarını söyleyen kasaba çocukları da çıkageliyorlar. Evde garip olaylar baş gösterirken, Ruhiye Teyze de ortadan kayboluyor. Mortina ve arkadaşları esrarengiz bir davet ile başlayan bu gizemi çözebilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Üçüncü kitap; Mortina: Hayalet Arkadaş ise Mortina'nın bahçelerindeki bir kovuktan çıkıp gelmiş, ismini bile hatırlamayan bir hayalet çocuğa kim olduğunu bulmasını sağlayarak yardım etmesini ve arkadaş olmalarını anlatıyor.

Barbara Cantini'nin şahane çizimlerinde o kadar çok detay ve şirinlik, güzellik var ki, Çınar Yayınları'nın, illustrasyonlardaki küçük yazıların büyük kısmını da çok başarılı bir şekilde çevirerek kitapları orijinal haline en yakın şekilde yayınlaması çok hoş olmuş. Bu kitapları görüp, okuyup da sevmeyecek çocuk hatta yetişkin olabileceğini dahi düşünemiyorum.. 😍