29 Ekim 2015 Perşembe

MYSTERY CASE FİLES 12: KEY TO RAVENHEARST CE [Ekim 2015]

Oyun iki gün önce çıktı, dün oynadım ve bugün de yazıyorum, Gece Kütüphanesi için fazla hızlı oldu bu sefer. Bu kadar çabuk çünkü Mystery Case Files, saklı obje serileri içinde en iyisi ve heyecanla Ekim sonunu bekliyordum. Serinin tüm oyunları aynı keyifte diyemeyeceğim ama özellikle Return to Ravenhearst, Dire Grove ve Madame Fate, zirvedeki oyunlar benim için.

Ravenhearst oyuncular tarafından en sevilen mekan, bu sebeple seri içinde dört oyuna ev sahipliği yapıyor. Escape from Ravenhearst, çok kısa gelmişti bana ama Key to Ravenhearst daha bir dolu dolu olmuş.

Oyunda Return to Ravenhearst ve Dire Grove'a yakın güzellikte çizimler var, oradakiler kadar güzel mekanlar yok maalesef. Bulmacaları zevkli, hikaye akışı da çok dehşetli değil, olmadık yerde çığlıklar yok, yaklaşıp uzaklaşan korku görüntüleri filan ayarında. Bonus bölümü de ayrıca güzeldi.

Keyifli oyunlar diliyorum.



28 Ekim 2015 Çarşamba

İMKANSIZ KARŞILAŞMALAR Zoran Živković

Yayın Evi: İstiklal Kitabevi
Basım Yılı: 207
Sayfa Sayısı: 104

Zoran Živković kitapları içinde İmkansız Karşılaşmalar'ın favorim olduğunu söyleyemem ama bu kitapta da yine yazarın etkileyici fantastik dünyası ve felsefi çıkarımları söz konusu elbette.

Kitaptaki hikayeler; Pencere, Koni, Kitapçı, Tren, Günah Çıkarma Kabini, Atölye.  

Türkçe'de sadece üç kitabının yayınlanması ve ikisinin basımının olmaması çok yazık. Zoran Živković, kesinlikle okunmaya değer, nevi şahsına münhasır bir yazar.

27 Ekim 2015 Salı

ARMAĞAN ZAMANLAR Zoran Živković

Yayın Evi: İstiklal Kitabevi
Basım Yılı: 2006
Sayfa Sayısı: 117

Başka Zaman Kütüphaneleri, beni büyüleyen bir kitaptı, bu sebeple Zoran Živković'in Türkçe'deki diğer kitaplarını da okumak istedim.

Herşeyden vazgeçmiş, umutsuz üç kişi; idam mahkumu bir astronom, antik dilbilimci bir kadın ve yaşlı bir saatçi, onları ziyaret eden, geçmişlerinden dönüm noktası niteliğinde önemli bir anı seçerek, o ana gitmelerini sağlayacak esrarengiz bir ziyaretçi..

Armağan Zamanlar, yazarın kurgusundaki lezzetin derinlemesine hissedildiği, merak uyandıran, iyi bir roman, postmodern hikayeler bütünü.
Hayatınız boyunca yaşadığınız herhangi bir olay geçmişe dönüp bazı şeyleri değiştirme isteği duymanıza neden olmadı mı? Kötü sonuçlar doğuran beklenmedik bir sebebi ortadan kaldırmak istemediniz mi? Sizin ya da özellikle bir yakınınızın, çok değer verdiğiniz birinin başına gelen felaketin sonuçlarını yok etmek? Böyle bir isteği hiç olmamış biri var mıdır acaba? [sf 79]

'Kendi geleceğinle ilgili emin olduğun tek şeyi söyle bana.'
Kadına şüpheli gözlerle bakarak bir an düşündü. 'Eğer düşündüğün buysa birgün öleceğim.'
'Evet. Ama bunun ne zaman gerçekleşeceğini bilmiyorsun.Yarın da olabilir ya da yıllar sonra da, öyle değil mi? Öğrendiğin taktirde dayanılmaz bir yük haline dönüşecek olan şey, kendi ölümlülüğünün farkındalığını bastırmana olanak sağlayan işte bu bilgiye sahip olmamandır. Ne zaman öleceğini bilmemek -hayata dair en iyi korunan kale.' [ sf 109]

25 Ekim 2015 Pazar

BİN HÜZÜNLÜ HAZ Hasan Ali Toptaş

Yayın Evi: İletişim Yayınları
Basım Yılı: 2013
Sayfa Sayısı: 130

Kitap parça parça çok güzel. Betimlemeleri güzel, dilinin ahengi etkileyici, tanımlamaları sarsıcı.. Böyle bir çok yönden övebilirim ama bütün olarak okunması gerçekten zor bir roman-anlatı.

Hasan Ali Toptaş'ın bir lokmada okunup biten romancıklardan uzak, edebi değer taşıyan, postmodern bir yazını tercih ettiği biliniyor. Kelimeleri yoğurup şekillendirerek yeni anlatımlar arayışı bu kitapta üst seviyede olduğu için, 'Bin Hüzünlü Haz'la onu okumaya başlamamak lâzım. ' diyenlere hak veriyorum. Önce ısınmak, diline alışmak için biraz daha klasik edebiyata yakın kitaplarıyla haşır neşir olmalı.

Islaklığından rengarenk baloncuklar havalanan gülüşmeler. [sf 10]

Çoğu kez yüzlerinde, omuzlarında ve bileklerinde, birer hikaye özeti gibi duran bıçak yaraları oluyordu bu tayfaların. Gözlerinde de, bu yaraları açan bıçakların parıltısı... Hatta, geçmişin karanlığında kalacağı yerde tayfaların gözlerinde soluk alıp veren bu çelik mavisi parıltılar kimi zaman öyle keskin oluyor, öyle acımasız görünüyor ve öyle şiddetli yanıp sönüyordu ki, eminim, ister istemez tayfaların baktığı her yer biraz yaralanıyordu. [sf 26]

Belki bir semtten gelenler, öteki semtlerden gelenlere geldikleri semti anlatıyorlar o sırada. Böylece, aslında hiçbir zaman hiçbir yere gidilmiyor da, yalnızca gidilmiş gibi olunuyor. Ancak kelimelerle gidiliyor ya da, kalınacaksa kelimelerle kalınıyor, kelimelerle yaşanıyor, kelimelerle gülünüyor, kelimelerle ağlanıyor ve sonunda gene kelimelerle kös kös geri dönülüyor. [sf 35] 

Hatta ben, kendi dışımda kalan birçok şeyi bilmediğim gibi, ne yazık ki insanın aradığını hiçbir zaman, hiçbir yerde bulamayacağını da bilmiyormuşum. Bulamazmış oysa… Ona benzer birtakım şeylerle karşılaşabilirmiş belki, çoğu kez bunlardan bazılarını aradığı şeyin ta kendisi sanabilir, hatta onlara bir an için sımsıkı, hiç kopmamacasına sarılabilir ve işte böylece, insanın algılama zayıflığından doğan tatlı bir yalanın içinde bir süre de olsa oyuncağına kavuşmuş bir çocuk gibi avunabilmiş ama, nedense aranan asıl şey hep insanın içinde kalırmış…  [sf 46]


GRIM TALES: THREADS OF DESTINY CE [7/2015]

 Grim Masalları'nın 9. oyununda, yiğenimiz Jackie'nin 20 yıl önce bir uçak kazasından kılpayı kurtulan ama ardından bir seri katilin kurbanı olan anne-babasını kurtarmak için geçmişe dönüyoruz.

Çizimler, efektler, mekanlar yine çok hoş. Oynamaya değer güzellikte bir saklı obje serüveni. Sonbaharın ürpertici esintilerinin kendini iyice hissettirdiği bu günlerde, oyundaki gibi dumanları tüten bir fincan sıcak çay eşliğinde keyifli oyunlar diliyorum.


TÜM SERİ

24 Ekim 2015 Cumartesi

IŞIKLAR SÖNÜNCE Agatha Christie

Yayın Evi: Altın Kitaplar
Basım Yılı: 2002
Sayfa Sayısı: 174

Düşteki Ev

Kitaptaki en ürpertici, düşle gerçeğin birbirine karıştığı hikaye. John Seagrave rüyasında beyaz, güzel bir ev görür. Ertesi gün tuhaf bir cazibeyle kendisini etkileyen Allegra ile tanıştığında, gördüğü rüyayı genç kızla karşılaşacak olmasına yorar. Aynı rüyayı daha sonra defalarca görecek ve düşteki evin panjurları aralandığında içeride yaşayan tuhaf şeylerin farkına varacaktır..

Aktris

Yetenekli genç aktris, Olga Stormer geçmişindeki bazı hataları yüzünden ona şantaj yapan bir adamla karşı karşıyadır. Genç kadın, onu alt etmek için farklı bir yola başvurur.


Uçurum (sürprizbozan içerir)

Clare'in sevdiği adamı elinden alıp, arkasından onunla dalga geçen Vivien'in yakın geçmişinde bazı karanlık noktalar vardır. Clare, genç kadının sırlarını öğrendiğinde önünde iki yol belirir...

Noel Macerası

Bu hikaye Noel Kekinin Gizemi hikayesinin kısa versiyonu.

Yalnız Tanrı

Kitaptaki en hoş hikayelerden biri, British Museum'da bulunan küçük bir heykelcik çevresinde gelişiyor. Frank, çok sevdiği bu heykeli rutin ziyaretlerinden birinde genç bir kızla karşılaşır, daha sonra aynı günlerde müzeyi ziyaret ettiklerini farkeder. Kendi içinde 'Küçük Yalnız Leydi' lakabını taktığı genç kızın varlığı önceleri onu rahatsız etse de zamanla alışmaya, hatta onu merak etmeye başlar ve tanışmak için bir bahane bulur. Birkaç gün sonra Yalnız Leydi kaybolduğunda büyük bir hayalkırıklığına uğrar ama hayatında hiç ummadığı şeyler olacaktır...

Manx Altınları

Şakacı, maceradan hoşlanan bir büyük amca ölmeden önce mirasını alacak yiğenleri için bir define avı planlar. Amcanın ölümünün ardından bıraktığı mektupla bu heyecanlı ve tehlikeli oyun başlar.

Duvarın Gizlediği

Bu hikaye, Agatha Christie'nin en beğendiğim ilk beş hikayesinden biri diyebilirim.

Ressam Alex, karısı İsobel ve aile dostları Jane arasında geçen içe dokunan, hüzünlü öykünün sanat ve resim yorumlama paragraflarını da ayrı bir yere koyuyorum.

Bağdat Sandığının Sırrı

Hercule Poirot'nun 'kusursuz bir cinayet' olarak tanımladığı, bir poker partisinin ertesi sabahında evindeki antika sandığın içinde öldürülmüş olarak bulunan Bay Clayton'un hikayesi.

*Bu hikayenin daha uzun versiyonu İspanyol Sandığının Sırrı, Noel Kekinin Gizemi kitabının orijinal dilindeki baskısında bulunuyor.

Işıklar Sönünce

Henüz iki aylık evliyken savaşta ölen kocasının ardından Deidre, zengin bir adam olan George'la evlenir. Bir süre sonra Rodezya'daki tütün çiftliklerine gittiklerinde, genç kadın geçmişinin önemli bir parçası ile yüzyüze gelecek, yol ayrımında mühim bir karar vermesi gerekecektir...

Agatha Christie'nin çarpıcı hikayelerinden biri daha. Yine en beğendiklerimden.