7 Şubat 2012 Salı

ÖLÜM BÜYÜSÜ_Agatha Christie

Yayın Evi: Altın Kitaplar
BasımYılı: Haziran 2009
Sayfa Sayısı: 304

'Baktığımda orada bir 'Kır At' vardı,
Ve üzerinde oturanın adı Ölüm'dü.'

Agatha Christie'nin ölümünden onbeş yıl önce yayınlanan, son dönem başyapıtlarından Ölüm Büyüsü, onun 'kara büyü' üzerine yazdığı çok ilgi çekici bir roman.

Son sözlerini söylemek için yanına bir papaz çağıran Bayan Coppins, 'Kötülük, kızıl günah, kır at..' gibi anlamsız görünen kelimelerle meramını açıklar. Onun verdiği uzun isim listesini bir kağıda yazan Rahip Gorman, eve dönüş yolunda öldürülür.

Rahibin cesedini muayene eden Doktor Corrigan bu tuhaf listeyi entellektüel bir akademisyen olan arkadaşı Mark Easterbrook'la paylaşır. Genç adam, Kır At ismini daha önce esrarengiz ölüm vakalarıyla alakalı olarak duymuştur. Üç büyücü kadının yaşadığı söylenen eski 'Kır At' hanına gitmeye ve neler olup bittiğini öğrenmeye karar verir.

Gerçeklerden uzak, ruh çağırma seansları, hayaletler ve tuhaf büyü törenleriyle kurgulandığı izlenimini veren Ölüm Büyüsü'nü okuyup bitirdiğinizde Agatha Christie'nin ne kadar zeki bir kadın olduğunu bir kere daha anlıyorsunuz. Kitabın konusu ve ilham kaynakları hakkında fazla bir şey söylemek gizemli atmosferine zarar verebileceği için, sadece onu sevmeme neden olan birkaç ayrıntıyı eklemek istiyorum:

Kitabın 53. sayfasından itibaren  Macbeth üzerine uzun denilebilecek bir konuşma geçiyor Mark Easterbrook ve arkadaşları arasında. Macbeth'in üç cadısı üzerine Christie'nin düşüncelerini okuyabiliyoruz buradan. Yazar, Kır At'ın ilhamının nereden geldiğini de açıkça ifade ediyor böylece. Bu bölüm, Ölüm Büyüsü'ndeki en sevdiğim yer diyebilirim.

Sevgili Christie prototipi yazarımız Ariadne Oliver da kitapta çok hoş bir şekilde sahne alıyor. Mark, onu Rhoda'nın (bkz. Briç Masasındaki Cinayet) panayırına davet etmek için evinde ziyaret ettiği zaman çok eğlenceli diyaloglar geçiyor aralarında.Mesela diyor ki;

'Yazmakla meşgulüm ya da daha doğrusu yazamadığım için çok öfkeliyim. Yazarlığın en korkunç tarafı da bu işte. Aslında yazmak her zaman yorucu ve zor ama bazen öyle bir an, öyle bir ilham geliyor ki olağanüstü bir fikriniz olduğu ve yazmak için bir an bile bekleyemeyeceğiniz gibi bir düşünceye kapılıyorsunuz. Söylermisiniz bana Mark, bir insanı uzaktan kontrolle öldürmek mümkün müdür?'

Yine sayfa 207'de Rhoda'nın ağzından 'aşkın kadın ve erkek üzerindeki farklı etkileri' üzerine, içinde koyun, dünyanın tepesi v.s. kelimeler geçen bir paragraf var.  Agatha Christie'nin mizah anlayışını da seviyorum. :)

Ölüm Büyüsü, Christie kitapları içinde yeri kendine münhasır, harikulade bi kitap. Hatta zihninizde bıraktığı 'Edith Binns aslında kimdi?', 'Listedeki Corrigan'a ne oldu?' gibi sorular bile ona daha bir ilgi duymanızı sağlıyor. Bu kitabı, öncesinde bir kaç doz normal Christie alarak, romanı iyice tanıyıp keyfini çıkarabileceğiniz bir zamanda okuyun derim.


5 yorum :

  1. Adı ile merakımı uyandıran bir kitap ancak krolonojik sırasını beklemek zorunda ki daha büyük tad alayım Macbeth'den bahsetmişken Shakespeare okumasını planlayalım derim önce Homeros da okunabilir ya da bir minik A.C. haftası daha :) karar senin
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Canım Deniz'cim, bu kadar geç yazabildiğim için bu yazıları mahçubum aslında. Shakespeare'ı MArt ayının son iki haftasında yada Nisan'da okusak olur mu? Mailden yazıcam canım. Görüşürüz.

    YanıtlaSil
  3. Sayenizde yazarı merak ettim ve kitaplarından almaya karar verdim. Bilgiler için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. Christie ile tanışmanıza vesile olursak memnuniyet duyarız. KEyifli okumalar.

    YanıtlaSil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.