24 Temmuz 2012 Salı

ABANOZ KULE _ John Fowles

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları
Basım Yılı: 2008
Sayfa Sayısı: 331

Abanoz Kule, kitaba adını veren kısa bir roman, bir halk hikayesinin çevirisi (Eliduc) ve Fowles'e ait üç hikayeden oluşuyor; Zavallı Koko, Muamma ve Bulut.

Fowles'in bildik lezzetlerini taşıyan kitabı, Fransız Teğmenin Kadını veya Koleksiyoncu gibi bir derinlik beklemeden okumak lazım.

1. Abanoz Kule 

Fowles'in başrole layık gördüğü diğer erkek karakterleri gibi şekil almaya müsait bir arayışta olan David, tanınmış bir ressam hakkında yazdığı kitap vesilesiyle, yaşlı adamın invizaya çekildiği Fransız taşrasındaki evine gider. Henry Breasley'in iki genç sanat öğrencisiyle yaşadığı ev, duvarları kaplayan nadir sanat eserlerinin yanısıra adamın karakteri ve sanatı üzerine anlattıklarıyla da ilgi çekicidir. Breasley'in ilham perileri Diana ve Anne'yle de tanışan David, kendini hem büyüleyici bir etkinin, hem de ani bir sorgulamanın içinde bulur..

Abanoz Kule, Büyücü'nün minyatür versiyonu gibi. 

"Ne okunan yığınla kitap ne de akıl yürütmeyle varılan sonuçlar doğrudan edinilen tecrübenin yerini tutabilirdi." sf 10

"O sessizlikte, köşede duran yatakta, eski odaların binlerce hayaletinin arasında, arkasındaki döşemeye vuran ışıkta yarı gizlenmiş bedeninde, havada asılı duran bir kandırmaca, paylaşılan bir imgelemin söze dökülmemiş bilgisi vardı. İnsan afallıyordu belki de, bu bilgi öyle çabuk farkediliyordu ki... sanki insanın kendinde değil, bulunduğu mekanda vardı ve o an onu görebilmişlerdi. Engellere, kösteklere karşı hemen oluşan sabırsızlık duygusu, gerçeği ve arzuyu geleneksel elbiselerinden anında sıyırıvermesi. İnsan gerçeği arzuluyor, arzuyu gerçeğe dönüştürüyordu. Karşısındakinin hem aklından geçenleri okuyabiliyor, köprüleri aşabiliyor, hem psikolojik hem de fiziksel olarak bariz bir istek duyuyordu. Ve yarının bu denli yakın olması, bunun sona ereceği gerçeği, dayanılmaz bir şeydi."  sf 105

2. Eliduc

Fowles'in tercüme ettiği bu eski Kelt hikayesinde Eliduc adında bir şövalyenin macerası anlatılıyor. Evli ve karısına sevgiyle bağlı bir adam olan Eliduc, savaş için uzaklara gittiğinde, güzel bir prensese aşık olur. Sadakat yeminine bağlı kalmak isteyen şövalye evine döner ama çok mutsuzdur, bir süre sonra gidip prensesi alır gelir, karısı da buna razı olur v.s.

3. Zavallı Koko

Kitabını yazmak üzere arkadaşlarının Kuzey İngiltere'deki kır evine giden yazar, garip bir hırsızlık olayıyla karşı karşıya kalır. Genç hırsız, gece o uyurken eve girerek, birkaç parça eşya alır, adamı bağlar ve uzun uzun konuştuktan sonra yazarın kitabıyla ilgili el yazması örneklerini ve taslaklarını yakarak oradan ayrılır.

4. Muamma

Fowles'in kurgu iskeletlerini orataya dökerek fevkalade bir iş yaptığı bu bölümde aniden ortadan kaybolan bir adamın hikayesi anlatılıyor.

5. Bulut

Anne-baba ve iki kız çocuk, teyzelerinden müteşekkil bir aile, baba-oğul ve sevgiliden oluşan dostlarıyla pikniğe giderler. Bulut, bu piknik boyunca yaşanan günü anlatırken, teknik ve mekan olarak fena halde Virginia Woolf'un yazınına benziyor. Aklında intihar düşüncesiyle yaşayan uyumsuz teyze Catherine yine yazarın bir prototipi gibi. Kitapta Abanoz Kule'yle birlikte beni en çok etkileyen hikayenin bu olduğunu söyleyebilirim.


2 yorum :

  1. Yazımı yazar yazmaz koştum okumak için :) Bulut için söylediklerin ne kadar doğru okurken hep aklımı kurcaladı bu tanıdık geliyor diye çok yaşa Woolf ya aynı tadı bırakıyor gerçekten ellerine sağlık çok güzel bir yazı olmuş
    Sevgiler Canım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O belli belirsiz anlatımı çok benzettim canım. O hikayeyi sevdim de baya :) Woolf ayımızı da belirleyelim inşallah ^.^

      Sil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.