4 Kasım 2016 Cuma

YÜZYILLIK YALNIZLIK Gabriel García Márquez

Yayın Evi: Can Yayınları
Basım Yılı: 2014
Sayfa Sayısı: 461

Edebiyata biraz aşina olup Márquez'i bilmeyen yoktur sanırım. Sürekli karşıma çıkıyor, listelerime ekleniyordu fakat okumaya bir türlü sıra gelmemişti. En bilinen kitabı Yüzyıllık Yalnızlık, yazarın okuduğum ilk romanı oldu.

Önce üçte birini okudum, biraz ara verip tekrar kitaba döndüğümde karakterleri neredeyse tamamen unuttuğumu farkettim, en baştan yeniden okumaya başladım, yine de ilk sayfadaki aile ağacına sık sık göz atmam gerekti. Gabriel García Márquez'in romanı çok katmanlı, bir şenlik havasında onlarca karakter ve herbirinin ayrı hikayesini içeren, zengin bir eser. Yazarı okumaya başlamak için kesinlikle doğru bir seçim değil. Onun diline ve kurgusundaki yoğunluğa alışmak için önce daha sade birkaç romanını okumak lazım, belki. 

Latin Amerika edebiyatının büyülü gerçekçilik kabuğu altında; kalabalık aileler, sıfırdan kurulan Macondo medeniyeti, isyanlar, aşklar, tehlikeli tutkular, kocakarı ilaçları, yemekler v.b. hayata dair şeyler arasında çılgın bir hızla ilerleyen Yüzyıllık Yalnızlık, en başında biraz başımı döndürse de okudukça tadına vardığım ve son sayfasını beğeniyle kapattığım bir roman benim için.



6 yorum :

  1. Benim de okuduğum ilk kitabı Mavi Köpeğin Gözleri adlı eseriydi. Sanırım kitaplarının tamamı okunması zor ancak aynı zaman da farklı da bir tada sahip eserler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarın kitapları için önerilen bir okuma sırası var, sanırım onu denemek lazım. Emek vermeye değer :)

      Sil
  2. Benim de yazarin okudugum ilk kitabi, okumasi biraz zor ama farkli bir tadi var gercekten Biblio'cum, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok hafif Acı Çikolata'yı anımsattı bana, tabii Yüzyıllık Yalnızlık çok daha kapsamlı ama aile ve büyülü gerçekçilik öğeleri açısından benziyorlar. Yorumun için teşekkür ederim Eren'cim :)

      Sil
  3. Marquez ile ben de bu yıl tanıştım, Kırmızı Pazartesi ile. Çok keyif alarak okudum, yaklaşık iki sene kitaplığımda durdu, keşke o kadar bekletmeseymişim. Hemen Yaprak Fırtınası'nı da aldım, o da pek keyifli idi ama Kırmızı Pazartesi'yi daha çok sevmişim. Minik kitapları ile devam edeceğim, kalın kitaplarını en sona bırakacağım galiba.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kırmızı Pazartesi, bu kitabın ardından bir çırpıda okuduğum bir kitap oldu benim de, çok etkilendim. Hatta daha fazla beğendim bile diyebilirim. Sade ve çarpıcıydı, acıydı.

      Sil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.