25 Ekim 2015 Pazar

BİN HÜZÜNLÜ HAZ Hasan Ali Toptaş

Yayın Evi: İletişim Yayınları
Basım Yılı: 2013
Sayfa Sayısı: 130

Kitap parça parça çok güzel. Betimlemeleri güzel, dilinin ahengi etkileyici, tanımlamaları sarsıcı.. Böyle bir çok yönden övebilirim ama bütün olarak okunması gerçekten zor bir roman-anlatı.

Hasan Ali Toptaş'ın bir lokmada okunup biten romancıklardan uzak, edebi değer taşıyan, postmodern bir yazını tercih ettiği biliniyor. Kelimeleri yoğurup şekillendirerek yeni anlatımlar arayışı bu kitapta üst seviyede olduğu için, 'Bin Hüzünlü Haz'la onu okumaya başlamamak lâzım. ' diyenlere hak veriyorum. Önce ısınmak, diline alışmak için biraz daha klasik edebiyata yakın kitaplarıyla haşır neşir olmalı.

Islaklığından rengarenk baloncuklar havalanan gülüşmeler. [sf 10]

Çoğu kez yüzlerinde, omuzlarında ve bileklerinde, birer hikaye özeti gibi duran bıçak yaraları oluyordu bu tayfaların. Gözlerinde de, bu yaraları açan bıçakların parıltısı... Hatta, geçmişin karanlığında kalacağı yerde tayfaların gözlerinde soluk alıp veren bu çelik mavisi parıltılar kimi zaman öyle keskin oluyor, öyle acımasız görünüyor ve öyle şiddetli yanıp sönüyordu ki, eminim, ister istemez tayfaların baktığı her yer biraz yaralanıyordu. [sf 26]

Belki bir semtten gelenler, öteki semtlerden gelenlere geldikleri semti anlatıyorlar o sırada. Böylece, aslında hiçbir zaman hiçbir yere gidilmiyor da, yalnızca gidilmiş gibi olunuyor. Ancak kelimelerle gidiliyor ya da, kalınacaksa kelimelerle kalınıyor, kelimelerle yaşanıyor, kelimelerle gülünüyor, kelimelerle ağlanıyor ve sonunda gene kelimelerle kös kös geri dönülüyor. [sf 35] 

Hatta ben, kendi dışımda kalan birçok şeyi bilmediğim gibi, ne yazık ki insanın aradığını hiçbir zaman, hiçbir yerde bulamayacağını da bilmiyormuşum. Bulamazmış oysa… Ona benzer birtakım şeylerle karşılaşabilirmiş belki, çoğu kez bunlardan bazılarını aradığı şeyin ta kendisi sanabilir, hatta onlara bir an için sımsıkı, hiç kopmamacasına sarılabilir ve işte böylece, insanın algılama zayıflığından doğan tatlı bir yalanın içinde bir süre de olsa oyuncağına kavuşmuş bir çocuk gibi avunabilmiş ama, nedense aranan asıl şey hep insanın içinde kalırmış…  [sf 46]


4 yorum :

  1. İlginç bir tarz gerçekten, ben de yazarı hiç okumadım ama eminim sevenleri için vazgeçilmezdir:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birkaç kitabını daha okumak istiyorum ama bilmem ne zaman vakit gelir :)

      Sil
  2. Çağdaş Türk yazarlardan pek azını seviyorum, Hasan Ali Toptaş da kesinlikle listenin en üstlerinde. Daha okumam gereken birdolu kitabı var ama Gölgesizler romanını önermeden geçemedim. (Üzerine filmi de iyi gider) :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gölgesizler ve Ölü Zaman Gezginleri'nin başlamak için iyi olduğunu okumuştum, ikisinden biriyle devam etmeyi düşünüyordum. Tavsiyeniz için çok teşekkür ederim, netleşmiş oldu iyice.

      Sil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.