27 Eylül 2011 Salı

CİNAYET REÇETESİ_Agatha Christie

Yayın Evi: Altın Kitaplar
Basım Yılı: 1982
Sayfa Sayısı: 190

'Ne olacaksa belli, 
İyi kötü herşey yazılmış, 
En başından gereği düşünülmüşken her şeyin, 
Neden boşuna uğraşır, dertlenir insan?' 

Hayyam, 51. Rubai (The Moving Finger, Fitzgerald)

Eylül ayı Christie okumalarımıza tesadüfen üstüste iki Miss Marple kitabıyla başladım. Cinayet Reçetesi, bunlardan ilkiydi. Gerçi sevimli yaşlı teyzemiz son sayfalarda (yaklaşık on sayfa kadar) görünüp cinayetin çözümüne yardım etmekten başkaca bir varlık göstermedi.

Agatha Christie'nin haklarında çok da fazla bilgi vermediği iki genç; bir uçak kazasında yaralanan pilot Jeremy Burton, şık ve havalı kızkardeşi Johanna ile birlikte İngiliz taşrasına, küçük, sakin bir köy olan Lymstock'a gelerek nekahat dönemi için bir ev kiralar. Oranın sukûnetinde dinlenerek iyileşmeyi planlamaktadır ama işler umduğu gibi gitmez. Hoşgeldin kabulleri ve iade-i ziyaretlerin ardından, bir süredir köy halkına postalanan, zehirli bir dille yazılmış imzasız mektuplardan onlar da nasiplerini alırlar. Köyün tanınan avukatı Mr. Symmington'ın karısına da yine böyle bir mektup gelir ve kadın intihar eder. Avukatın tuhaf tabiatlı üvey kızıyla alakadar olan Jeremy, bir yandan da polisle irtibat halinde, mektupları yazan kişiyi araştırmaktadır. Bu esnada yeni bir cinayet işlenir ve Symmington'ların orta hizmetçisi öldürülür. Lymstock'ta, arkadaşı olan rahibin karısı Mrs. Dane Caltrop'a ziyarette bulunan  Miss Marple'ın olaylara karışma vakti gelmiştir..

Cinayet Reçetesi, nedense bana biraz klostrofobik bir romanmış gibi geldi. Yani anlatmak istediği şeye kesin olarak odaklanmış, bunun bir milim dışına çıkmayan bir olay örgüsü var. Demin de dediğim gibi iki kardeşin geçmişleri yok adeta.

Öte yandan kitapta en çok hoşuma giden Jeremy ve Johanna'nın yaptığı ev ziyaretlerinden birinde, Mr. Pye ile konuştukları sayfalardı. Bu, "Mr. Pye tombul, hanım hanımcık bir adamdı." diye tasvirlediği bir karakter Christie'nin.  Onun gizli temayüllerini incelikle açıkladığı nadir tiplerden. Mor İzler'in Horatio'su gibi tamamen kendi dünyasında yaşayan, zevk, estetik ve güzellik takıntılı bir adam Mr. Pye.

Christie'nin bir egzantrik kadın karakteri daha açığa çıkıyor bu kitapta: Megan. Kılığına kıyafetine ne olduğunu hiç umursamayan, aptal görünümünün arkasına gizlenmiş gayet aklı başında bir kız. Agatha Teyze'miz onunla alakalı ufak bir Külkedisi masalı oluşturduktan sonra cesaretini ve zekasını kanıtlaması için de ayrıca bir şans veriyor. Megan'ı onun da severek yazdığını sanıyorum.

Romanda bir de Koltuktaki Ölü'nün Mary'sine çok benzettiğim başdöndürücü güzellikte bir mürebbiye var: Elsie Holland. Yazarın onu Jeremy'nin sözleriyle tarif edişi çok ilginç. Konuştuğunda tüm büyünün bir anda kaybolması filan.. Mary'nin trajik kaderini paylaşmıyorsa da, Elsie kitap içerisinde kısa sürede, iz bırakmadan yokolup gidiyor.

Eskiden, Christie'leri ilk okuduğum zamanlarda St. Mary Mead gibi ufak köylerde geçen polisiyeler hatta Miss Marple feci şekilde içimi sıkardı. Yaşlı kadınların çay içerek uzun uzun konuşmaları, sözlerdeki katmanlar vesaire hiç ilgimi çekmiyordu. Cinayet Reçetesi'ni de öyle bir dönemde(14-20 yaş arası) okumuş olmalıyım ki pek bir şey hatırlamıyordum kitapla alakalı. Bu defa ise hayli beğendim ve fikirlerimin değişmiş olduğunu görerek mutlu oldum.

Bu arada yazmazsam olmaz, Cinayet Reçetesi ismi nasıl bir alakadır romanla? Kitapta kısaca bir ilaçtan bahsetmesinin dışında reçeteyle alakalı hiç bir ayrıntı yok. The Moving Finger, Daktilodaki Parmak haliyle çok daha anlamlı basılmış.

Eylül'de Agatha Christie okumalarımız devam ederken, Beyoğlu Sahaf Festivali'nde aldıklarım ve Altın Kitaplar'ın bu ay yayınladığı duygusal Christie romanı Sensiz Bir İlkbahar da eklendi okuduklarıma. Eylül'ü bu keyif ve güzellikle bitirebilmeyi umuyorum.. Diğer yazılarda görüşmek üzere.

6 yorum :

  1. Cinayet Reçetesi gayet güzel bir isim gibi görünüyor ama demek okuyana kadar. Bazen Türkçe de böyle gariplikler yapılıyor sen de biliyorsun Koltuktaki Ölü en bariz örneklerinden. Eskiden Miss Marple beni de sıkardı ancak onun derinliğini keşfedince çok sevdim. Ama hala Poirot bir başka. Böyle İngiliz kırsalında geçen A.C. romanlarına bayılıyorum. Orada yaşamak istiyorum. Hele Poirot ve Marple uyarlamalarındaki evlere dekora bayılıyorum sonsuza kadar o dizini içinde yaşabilirim ;)
    Kafamı toparlayabilirsem ben de bugün Koltuktaki Ölü'yü yazmak niyetindeyim
    Ellerine sağlık canım her zamanki gibi şahane bir yazı :)

    YanıtlaSil
  2. Evet canım Esrarengiz Sanık ne alaka di mi? :) Marple konusunda aynı süreçten geçmişiz. Şimdi çok sevimli görünüyor gözüme ama dediğin gibi Poirot'nun karizması çok ayrı tabii.

    Filmlerdeki evler çok güzel hakikaten. Senin verdiğin linkten izliyorum ben de. Uyuyan Ölüm'deki Devon da şahaneydi.

    Yazını merakla bekliyorum, Koltuktaki Ölü'yü çok seviyorum biliyorsun. :)

    YanıtlaSil
  3. 2 haftada okuduğum 8 tane Hercule Poirot polisiyesi ile benim de Eylül ayım son derece Agatha dolu ve keyifli geçti. 4 taneyi de okuyup bu ayı böyle güzel güzel bitirmeyi amaçlıyorum. Üstelik biri Agatha'nın kadim Mısır polisiyesi, onu okuyacağım için çok heyecanlıyım.
    Bu yeni çıkan duygusal kitabı da çok merak ediyorum , Sensiz Bir İlkbahar. İzlenimlerini dört gözle bekliyorum Biblio'cum.

    YanıtlaSil
  4. Okuma hızın harika Aslı'cım. Okuyacağın kitabı Firavun Ağacı olarak eklemiştim Gece Kütüphanesi'ne, çok enteresan ve güzel bir kitap, eminim beğeneceksin.

    Tüm olumsuz görüşlerin aksine, Sensiz bir İlkbahar'ı çok doyurucu buldum ben. Yakında yazıcam inşallah. Güzel yorumun için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. kutuphanemde en az3 yıldır durduğu halde benım de son donemlerde okudugum kıtaplardan bırı oldu bu...soyle bır ozet yazmıstım kendı capımda...----
    "Kitap kasabaya yeni gelen Jerry Burtonun agzından anlatılıyor kardesı Joannayla birlikte kasabaya yerleşiyorlar. Kasabada imzasız mektup furyası almış başını gidiyor, hemen hemen herkese yalan yanlış bilgiler içeren ,bir nevi şantaj amacıyla gonderilmiş mektuplar yazılıyor. yenı gelen komsular da bu mektuplardan nasibini alıyor. Derken kasabanın ünlü avukatı Symıngtonun eşi ölü bulunuyor ve bu ımzasız mektuplar sonucunda ıntıhar ettiği sanılıyor.
    Tam olay kapandı derken bir ölü daha bulununca 2 olayı birbirine baglamayı ve seri bir katil oldugunu akıl edebiliyorlar nıhayetınde.
    Marple birden pat dıye ortaya cıkıverıyor 120.sayfalarda ve sadece tahmın ederek cınayetı cozuyor, katıle bır oyun oynayarak blöf yapıyor ve 3. cinayet işlenmeden polisler katili yakalıyor.
    Her zamanki gibi sürpriz bir katilimiz var, ben de Marple gibi hiç ipuçlarını degerlendırmeden bır tahmın yuruttum ve dogru cıktı.
    Marpleın birden ortaya cıkmasını ve cinayetın cozum yontemını pek sevmedim , 80. a.c. kitabım oldu 7,5 veriyorum."

    YanıtlaSil
  6. Teşekkürler kitabı anlatan yorumunuz için.

    YanıtlaSil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.