16 Ağustos 2018 Perşembe

ERMİŞ Halil Cibran

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları
Basım Yılı: 2017
Sayfa Sayısı: 54

Aşka Dair, Evlere Dair, Suç ve Cezaya Dair, Dostluğa Dair, Konuşmaya Dair gibi onlarca bölümden oluşan incecik, pek meşhur bir kitap, Ermiş. Kavramlar üzerine sözler söyleyen bu tarz kitapları anlatmak biraz zor. Neredeyse tamamı birçok yerde alıntılanmış, okumamış olsanız bile mutlaka bir yerlerde gözlerinizin değmiş olduğu cümlelerden oluşuyor.

Başka Cibran kitapları okur muyum, evet ama yeni veya farklı bir şey söylüyor mu, özellikle etkilendim mi, hayır. Yalnız İş Bankası Modern Klasikler serisinden çıkan bu çevirinin gayet temiz, fazla kelimelerden arındırılmış ve güzel olduğunu söyleyebilirim.

Yokluk korkusu yoksunluğun bizzat kendisi değil midir?
Kuyunuz suyla doluyken susuz kalmaktan korkmak, asıl giderilemez susuzluk değil midir?
(...)
Sevinçle verenler vardır ve o sevinç onların ödülüdür.
Ve acıyla verenler vardır ve o acı onları arındırır.
Ve veren ve verirken acıyı bilmeyen, sevinç aramayan, faziletli olmayı düşünmeden verenler vardır;
Şu vadideki mersin ağacının kokusunu havaya saçması gibi verirler. [sf 10]

Sevinciniz maskesinden sıyrılmış kederinizdir. Şimdi kahkahalarınızın yükseldiği o kuyu, çokça zaman gözyaşlarınızla dolmuştu.

Başka nasıl olabilir ki? Keder varlığınızda ne kadar derin bir oyuk açarsa, taşıyabileceğiniz sevinç o kadar fazla olur.
(...)
Sevinçliyken yüreğinizin derinliklerine bakın göreceksiniz; sizi şimdi sevindiren, bir zamanlar üzenden başkası değildir.

Kederli olduğunuz zaman yine yüreğinize bakın göreceksiniz, aslında, bir zamanlar neşe kaynağınız olan için ağlamaktasınız.

Kimileriniz "Sevinç kederden büyüktür" derken, kimileriniz de, "Hayır, büyük olan kederdir" diyor. Oysa ben size diyorum ki, ikisi birbirinden ayrılmaz.

Sevinç ve keder birlikte gelir; biri sofranızda sizinle otururken, unutmayın, diğeri yatağınızda uyumaktadır. [sf 16]

2 yorum :

  1. Merhabalar, Yaklaşık bir hafta önce okumaya başladığım Kırık Kanatlar isimli romanı bitirdim. Hayatımda ilk kez bir Halil Cibran eseri okudum. Çok duygu yüklü bir romandı. Bazı satırları, gözlerim dolu dolu okuduğumu çekinmeden söyleyebilirim. Halil Cibran, bu eserinde; din adamlarının yozlaşması ve kadın hakları gibi toplumsal meselelerden bahseder. Doğulu kadının yüzyıllar boyu gelenek karşısındaki âcizliğine, eşya gibi oradan oraya sürüklenmesine yönelik eleştirel bir tavır ortaya koyar. Romanda en sevdiğim alıntı şu olmuştu: ‘’Onun ruhunu dolduran hüzün benim ruhuma da doluyordu; her birimiz kalbinde hissettiğini öbürünün yüzünde görebiliyor, göğsünde sakladığı şeyin yankısını öbürünün sesinde duyabiliyordu.’’ Güzel okumalar dilerim, edebiyatla ve sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  2. Kitaptan etkileyici bir pasaj yazmışsınız, merak uyandırıyor. Yorumunuz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.